Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com



Bana göre esas müzakereler, bugün başlıyor ve sonucun belirlenmesi açısından da o denli kritik, bir beş gün olacağını da, benim gibi konuyla alakadar olan herkes bunu görmektedir.
Dört başlığı görüşeceğini açıklayan Anastasiadis’in, İsviçre’ye gitmeden güvenliği de görüşeceğini açıklaması, Güneyde bazı siyasi çevrelerin tepkisine yol açtı.
Bilindiği gibi İsviçre’de toprak ve haritaları görüşeceğini, arkasından da kriterlerin kabulünden sonra beşli veya çoklu konferansa geçilebileceğini söylemişti.
Gitmeden önce iki liderin halklarına yapmış olduklar bilgilendirme toplantılarından da ortaya çıkmıştır ki, her iki halk için hayati konularda önemli anlaşmazlıklar devam etmektedir.
Giderayak Sn. Anastasiadis yine aynı makamdan terennümde bulunarak, Güzelyurt ve Karpaz’ın Rum yönetiminde olacağı tezini ileri sürdü.
Ayrıca bu kırmızı çizgilerinin yanında, rengine bile dokundurmayacağı iki kırmızı çizgisini de açıkladı!
Garantiler ve Türk Askeri.
Dönüşümlü Başkanlık.
Yani, siyasal eşitliğin uygulanacağı bir süreç.
Bunu, kesinlikle Rum tarafı kabul etmiyor.
Yani bizleri, Türk halkını bu adada siyasi eşit bile göremeyecek kadar büyüklük kompleksinde olan bir Rum halkı.
Bu halkta ve yöneticilerinde bu kompleks sürdüğü müddetçe, Adada bir barış anlaşmasının olabileceğine inanmak, mümkün mü?
Bir defa sonsuza kadar bu adada yaşayacak olan iki halk olduğunu, içlerine sindirmeleri gerek.
Bu sindirilmez ise siyasal eşitliğimiz onların felsefesine göre tanınsa bile, bu anlaşma ne kadar gider?
Ömrü, ne olur?
Bu, bir hazım meselesi.
Kıbrıs Türk halkının bu adanın eşit iki nüvesinden biri olduğu gerçeği kabul edilmeden, sindirilmeden yapılacak bir anlaşma. Referandumlardan da geçse temelleri çok çürük bir yapıya dayanacak.
Pile’de ortak polis operasyonunu kabul etmeyen.
Demeç üstüne demeç, açıklama üstüne açıklama yapılarak. Yapılanın ortak bir operasyon olmadığını günlerce, resmi ve özel televizyonlardan haykıran bir mentalite ile sonuca gitmek mümkün müdür?
Son halklara yapılan bilgilendirme açıklamalarında bile bunun ortaklaşa yapılmasına karşı çıkan bir zihniyet.
Geçmişte ne demişti Başpapaz?
“Türklere bu hak verilsin, fakat yetki verilmesin. Makam sembolik olsun.”
Bu hobi yıkılmadan, Kıbrıs Türkü içtenlikle eşit olarak algılanmadan, bir yerlere varılacağını beklemek mümkün mü?
Beş günlük görüşmede, askıda olan dört başlıktaki aşılamayan sorunlar görüşülecek.
Toprak, haritalar ele alınacak.
Her şeye rağmen, umut varlığımızı sürdürmeye devam edelim.
Sn. Cumhurbaşkanımız ile Anavatanımızın Cumhurbaşkanının İsviçre’ye gitmeden İstanbul’da yaptıkları görüşmede, yeni statüde de garantilerin devam edeceğine karar verilmesi, Kıbrıs Türk Halkının yüreğini ferahlatmıştır.
Yeni oluşumda da “ sığınacak limanımızla “ ilgili, iki Devlet arasında hem fikir olunması bölgedeki gelişmelere baktığımızda.
Ne kadar isabetli bir karar olduğu da ortaya çıkmaktadır.