Pazar yüzü görmeden toprakta çürüyen limonlar; portakallar… Dalında asılı kalan harnuplar; sofralarda damak zevkini tatmayan zeytinler… Daha neler neler…
Fasülyesi 20 TL’lik etiketiyle bana dokunma der… Biberin acı olup olmadığını sormayın; fiyatı zaten sizi yakar… Salatalık, marul, ıspanak, pırasa… Kimi tane tane, kimi yaprak yaprak ancak mutfağın konuğu olabilirler… Çince konuşan sarımsak; Avrupa görmüş domates… Ya domates, ya domates…
50 kilo domates satıp düğün hayali kuran Cemaliye…
Yılda ancak üç baş sarımsağı, iki kilo biberi, üç kilo domatesi, birkaç demet maydanozu, biraz da marulu tenceresine konuk etmiş Hatçe Ana…
Üzüm memleketidir Kıbrıs; asmasından koparamazsın… İncir memleketidir Kıbrıs; dalından ayıramazsın…
Tarlasında Korelisi, Taylantlısı; çapalasın dursun kuru toprağı… Su, suya hasret; azizim su diye inlesin dursun...
Deryasında balıkları hürdür… İhtiyar balıklar, keyfini çıkarır denizin…
“Bir de çıkmış çiftçiler, traktör ve kamyonlarına, “Ekonomik Akıl Dediniz Anamızı Ağlattınız”, “Kepçeyle Alıp Kaşıkla Bile Vermediniz”, “Vatan – Toprak – Emek - Üretim, Değerini Bilmediniz”, “Üretici Bu Ülkede Zurnanın Son Deliği mi?” gibi pankartlarla şikayet edip durursunuz.”
Kıbrıs Türk’ü domatesi ekip ne yapacak… Zeytini; yağ, harnupu; pekmez yapıp ne yapacak… Limonu, portakalı sıkıp suyunu; inciri üzümü kurutup kurusunu ya da sıkıp suyunu, şarabını satıp ne yapacak…
Ne mi yapacak?
Elbette vatan olmanın sırını en iyi üreten bilir. Toprağın gücünü, eken bilir. Vatan, topraktır, vatan; emektir; vatan üretimdir… Vatan ekmektir… Vatan; pazarında tencere kaynatmaya çalışan Hatice teyzedir; vatan; düğün hayali kuran Cemaliye’dir… Vatan; vatan toprağından mahsulünü yiyen bir çocuk; vatan toprağından sütünü içen bir bebektir… Vatan; enginarı karatmadan soymasını bilen eski bir TMT mensubudur. Vatan; denizin esintisini dinleyen eli nasırlı bir ihtiyardır.
…
Vatan’ın anası topraktır.
Bu Pazar da toprağı masada tartışan beyler düşünsün biraz…