Allah dünyada her bölgeye bir güzellik nasip etmiş. Mesela Batı’ya fikir vermiş, Ortadoğu’ya ise enerji, doğal kaynaklar nasip etmiş.
Allah dünyada her bölgeye bir güzellik nasip etmiş. Mesela Batı’ya fikir vermiş, Ortadoğu’ya ise enerji, doğal kaynaklar nasip etmiş.
Türkiye ise tarih boyu hep “Köprü” vazifesiyle öne çıktı. İlk aşamada bu köprü doğu ile batıyı bağladı. Karadeniz ile Akdeniz’i birbirine kavuşturdu. Günümüzde ise petrol, gaz, enerji hep doğudan batıya köprü olan Türkiye’nin üzerinden gitmeye başladı.
Mavi Akım’dan tutun da petrol boru hatlarına kadar doğunun enerjisi batıya, Türkiye üzerinden akıyor. Sadece kara ve denizyoluyla değil, THY uçuşları ile doğu ile batı arasında adeta bir hava köprüsü oluştu. İstanbul’a yapılan dünyanın en büyük üçüncü havalimanı ve Kanalistanbul gibi dev projeler de bu “köprü” vazifesi adeta taçlandırdı…
Aslında aynı Türkiye gibi Kıbrıs da tarih boyunca hep “köprü” oldu. 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmeden önce birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Akdeniz en önemli limanı olan ada, bütün ticaretin geçiş noktasındaydı. Haçlı savaşları sırasında İskele’de tabiatın yarattığı tepe ardında bir liman vardı. Bu limanlarda gemiler gizlenir, demir atarlardı.
Osmanlılar, 93 harbinde Ruslara kaybettiğinde adayı İngilizlere kiralamak zorunda kaldı. İngilizlerin Akdeniz’de böyle bir adaya çok ihtiyacı vardı. Kıbrıs ticarette köprü olma vazifesini bu tarihten sonra da artırarak devam ettirdi.
Kıbrıs’a Türkiye’den su geldi. Bu su, yakın zamanda Güney’e gidecek. Oradan da belki su fakiri Ortadoğu’ya ulaşacak. Gelecekteki köprü de Türkiye’den gelen bu su olacak.
Kıbrıs Avrupa’ya gidecek gazın da geçiş üssü oluyor.
İşin özü şu; Allah hem Türkiye’ye, hem Kıbrıs’a “Köprü” zenginliğini bahşetti. Kıbrıs sadece güneş, kum, deniz değildir. Kıbrıs’ın stratejik bir köprü olduğunu dünya da fark etti. Bu zenginliği ülke olarak biz de anlamalı, ona göre davranmalıyız.