Peki bir gecede değişen neydi. “Türk askeri gidecek, 100 bin Rum geri dönecek, değişimli Cumhurbaşkanı olmayacak…” diye peşe peşe istekler sıralayan Rum yönetimi, bundan nasıl vazgeçti. Mont Pelerin’deki görüşmelerin tıkanmasına yol açan “arsız” istekler bir gecede mi değişti.
Bu sorunun cevabı, Rum yönetiminin yıllardır müzakerelerde izlediği “arsız politikada” gizli. Ne verilirse verilsin, hep daha fazlasını isteyen bu politika, müzakerelerde iki ileri bir geri adım atmaya dayanıyor. Atılan iki adımın ardından bir adım geri çekilerek daha fazla taviz koparmanın peşinde olan Rum yönetiminin mantığı, sonuç almayı da imkansız hale getiriyor.
Nitekim dün Rum basınında çıkan haberlerde Rum lider Anastasiadis’in Güzelyurt meselesinin yeniden masaya gelmesi karşılığında beşli konferans için tarih verdiği iddiaları ortaya atıldı.
Ankara’da temaslarda bulunan BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Eide, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Çipras arasında planlanan görüşme öncesinde nabız yokluyor. “Güvenlik ve garantiler’ başlığı altında yaşanan tıkanmayı iki liderin aşmasını istiyor.
Sonuç ne olacak, çok yakında göreceğiz.
Kıbrıs Türkü’nün önce kendisi, sonra anavatanı Türkiye’den başka güveneceği hiç kimse yoktur. Rum yönetiminin iki ileri, bir geri taktiğine karşı Kıbrıslı Türklerin yapabileceği tek şey ise birlik olmaktır. Tüm partiler değilse bile bütün Kıbrıs Türkü, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya müzakereler boyunca hep destek verdi.
Bundan sonra ne olacağı belli. Eşit, adil ve onurlu bir çözüm elbette herkesi isteği. Ama bu olamıyorsa… Cumhurbaşkanı Akıncı, rotayı gösterdi. Gerekirse Kıbrıs Türkü yoluna tek başına Türkiye ile birlikte devam edecek...