Rusya ile Çin 2009 yılında uluslararası piyasada doların baskısından korunmak için kendi paralarıyla ticaret yapacaklarını açıklamışlardı. İki ülkenin Merkez Bankası 2014 yılında da bu yönde bazı imzalar attı. O dönemde Batı’nın ambargosu altında bulunan Rusya, ekonomisindeki dolar baskısını bu şekilde önlemenin yollarını arıyordu. Ama bu konunda tam bir başarı sağlayamadılar.

Dolar baskısıyla yükselen tansiyonun ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuyu yeniden gündeme getirdi. “Döviz bozdur” çağrısıyla Türkiye ekonomisinde yükselen ateşi düşürdü. Ama bununla yetinmedi. Dolardaki düşüşün kalıcı olabilmesi için uluslararası ticareti kökünden sarsacak konuyu, yeniden gündeme getirdi. Çünkü silah gibi kullanılan döviz, ülkelerin geleceğini tehlikeye atıyordu.

Nitekim Ankara’da muhtarlara seslenen Erdoğan, yeni dönemde anavatanın izleyeceği ekonomi politikalarının da işaretini verdi. “Rusya'dan bir şey mi alacağız, onların parasıyla. Rusya bizden mi alacak, bizim paramızla. Çin ve İran'la da konuştuk, nitekim şimdi onlar da açıklamalarını yaptılar. Bunları yaygınlaştıracağız” dedi.

Türkiye, Azerbaycan ve Afrika’da ticaret yaptığı ülkelerle de bu yöntemi yaygınlaştırabilir. Böylece ekonominin üzerinde kılıç gibi sallanan doların etkisi azaltılabilir. Erdoğan, doların sadece anavatana değil, dünyadaki pek çok ülkeye de silah gibi kullanıldığını söylerken haklıydı.

Rusya ile Çin yıllar önce aralarındaki ticarette kendi para birimini kullanmak için çabaladılar. Onların başaramadığını Erdoğan mı başaracak. Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz. Yeni ekonomik sistemde bu şekilde zarar gören belki de dolar olacak.

Ancak bir çağrısıyla anavatanda doları 3.60’lardan 3.30’lara kadar çeken Türkiye Cumhurbaşkanı iddialı. Sonuç alınabilirse dünyanın yeni ekonomik dengelerinde kartlar yeniden dağıtılır…