Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com

Bunun için de, BMGS ‘ bu görevi yapmak için bir danışman atadı veya tayin etti.
Bu da, Sn. Espen Barth Eide oldu.
Sürecin geldiği noktaya kadar bu iyi niyet misyonluğu, hiç de hoş karşılanmayacak kadar inişli yokuşlu seyirler takip etti.
Fakat 5 ‘li Konferansa 5 kala, inişli yokuşlu seyirler şunda dursun, Eide çizmeyi aşmış bir duruma geldi.
Ne iyi misyon kaldı. Ne de hiçbir şey!
Eide, resmen Rumların avukatlığına soyundu.
Onların ağızları ile konuşmaya başladı.
İyi niyeti ortadan kaldıracak davranışlar içerisine girdi.
Garanti ve güvenlikle ilgili olarak Rum tarafı, Garanti ve İttifak anlaşmalarının çağdışı kaldıklarını.
Artık çağın gerisinde kalan bu anlaşmanın feshedilmesi gerektiğini. Gerek Rum tarafı gerekse Yunanistan, bir koro halinde hep birlikte söylemektedirler.
“ Çağdışı garantiler, kalkmalı.“
“ Avrupa Birliği üyesi olacak Birleşik Kıbrıs’ta, bu çağdışı garantilere gerek yok.”
Bu “lakırdıları “ çoğaltmak mümkün.
Bu “lakırdıcıkları “ Güneyin söylemesini normal karşılayabiliriz de, iyi niyet misyonu ile görüşmelere katılan BM ‘nin Genel Sekreteri’nin Özel Temsilci’sinin ağzından duymayı, düşündürücü olmanın da ötesinde algılamak gerekmez mi?
Sn . Eide bu konuda, bakın Financial Times’a, ne dedi?
“Kıbrıs’ta güvenlik konusunun çağdaşlaştırılmasının mümkün olduğunu söyledi.”
Özel Temsilci, Türkiye ve Yunanistan’ın bu konuda ortak bir noktada kesişmediklerini, çakışmaları için çok işe gerek olduğunu söyledi.
Bu konuda iki garantörün görüşlerinin çakışmadığından, hareket eden Eide, kalktı ve o lakırdıcıkları da tekrarladı.
Fakat o, konuya direk olarak girmedi.
Direk, garantiler çağdışıdır demedi.
Ya ne dedi?
“ Bunlar çağdaşlaştırılabilir. “
Çağdaşlaştırılmaya tabii tutulan, mevcut güvenlik sistemi. Demek çağdaş değildir ki, çağdaşlaştırılmaya tabii tutulacak.
Eide, bu açıklama ile tarafsızlığını ve yansızlığını, yitirmedi mi?
Resmen, Rum tezini savunur bir pozisyona girmedi mi?
Rumların ve Yunanistan’ın avukatlığını üstlenmedi mi?
Efendi efendi, esas çağdaşlaştırılması gereken bu lakırdıcıkları üreten beynindir.
Mevcut garantiler, Türk Halkının yaşam güvenceleridirler.
Olmazsa, olmazlarıdırlar.
Kırmızı çizgileridirler.
Yaşamlarının, kopmaz bir parçasıdırlar.
Bu koptuğu anda, yaşamları da biter.
Bu çağdışı açıklamalarla, üstlendiğin görevin misyonu da, tamamlanmış olmuyor mu?
Bu davranışınla üstlendiğin misyona, makas değiştirip başka bir misyonun adamı olmuyor musun?
Kıbrıs Türk Halkı, seni ve senin gibilerini çok gördü geçirdi.
Uluslararası anlaşmaların, çağdışı kalıp kalmadıklarının ölçüsünü ve değerini hangi kıstasa göre ölçüp, biçtin?
Misyonerlik için misyonerliğini üstlendiğin bu görev, insanın aklına bazı soru işaretleri getirebilir.
Olmadı, bay Eide.
Bu davranışla, Kıbrıs Türk Halkının sana zerre kadar güveni kalmamıştır.
Zira sen, tarafsızlığını yitirmiş ve karşı tarafın misyonerliğine soyunmuşsun.
Eide Efendi, seni bu misyonerliğe sevk eden, yönlendiren nedir?