Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lider Anastasiadis, Cenevre öncesi mutabık kalınan noktaların altını çizmek için dün ara bölgede bir araya geldi. Dört saatlik görüşmenin ardından konuşan Akıncı, görüşmenin genel anlamda olumlu bir atmosferde geçtiğini söylese de basın toplantının soru-cevap kısmı “Güvenlik ve garantiler” başlıklarının hala müzakerelerin en kritik sinir ucu olduğunu apaçık ortaya koyuyordu.
Akıncı, “Eğer bir taraf sıfır garanti sıfır asker söylemini sonuna kadar sürdürürse Cenevre’den bir sonuç çıkmaz” diyerek, buna işaret ediyordu.
Anastasiadis’in bu konudaki görüşleri ise sır değil. Rum basınına öyle zehirli sözler yansıdı ki, bu uzlaşmaz kafayla Cenevre’de çözüm adeta kaf dağının ardında desek yanlış olmaz.
“Vatanımız Kıbrıs Cumhuriyeti toprağını 1974’ten beri kirleten Türk ordusundan kurtarmaya çalışıyoruz” diyor Anastasiadis… “ “Asker ve garantiler olursa çözüm bulmanın imkansız olduğunu söylüyorum” diyerek de ekliyor.
Bu sözün Cenevre’ye ne katkısı olacak bilinmez. Ama bu tutum müzakere masasında da devam ederse Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci bir “one minute” çıkışı kesinlikle sürpriz olmaz.
Haksızlığa tahammül edemeyen yapısı, iki yüzlü politikacılara yönelik sert çıkışları ile artık dünyanın da yakından tanıdığı Erdoğan, bu üslubu masada asla kabul etmeyecektir.
Nitekim Boğaziçi’nde yaptığı konuşmada, Güney’in “Kıbrıs Cumhuriyeti” söylemine cevap veren Türkiye Cumhurbaşkanı, “Dur bakalım. Sen, Güney Kıbrıs Rum Yönetimisin. Kuzeyde de Türk Cumhuriyeti var. Bunu göreceksin. Bu bir saygısızlıktır. Öyle veya böyle bunu anlayacaklar, öğrenecekler” diyerek, vereceği cevabı dünyaya ilan etmişti.
Aslında dün Akıncı’nın da altını çizdiği gibi hem Ankara, hem KKTC garantilerin süresi konusunda da müzakereye açık.
Ankara, Türk askerinin olası bir çözümden sonra en az 15 yıl adada kalmasını istiyor ama bu süre BM’nin arabuluculuğunda bir iki yıl geriye de çekilebilir.
Ama şüphesiz en mantıklı yol, olası bir çözümde iki toplumun bir arada yaşamayı makul bir süre deneyimlemesi ve anavatanın bu süre zarfında garantimiz olarak yanımızda kalmasıdır.
Başbakan Özgürgün’ün de Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’ni ziyaretinde söylediği gibi, yapılacak anlaşma, bundan sonra geçmişi yaşatmayacak bir anlaşma olmalı. Bunun da tek garantisi Türk askerinin adadaki varlığından geçiyor.
Bu bağlamda Güney’den gelen “İşgalci Türk ordusu” söylemi ise sadece çözüm umutlarını bitirmeye yarar… Anastasiadis bu söylemle değil, Çin, Fransa, Almanya ve Rusya’yı, tüm dünyayı da müzakere masasına çağırsa çözüme ulaşamaz.