Hani devletin de desteklediği, AB ‘nin de mali katkı verdiği tarım seraları var ya.
Bunların çoğu, yerleşim birimleri içerisinde.
Atılan ve zaman içerisinde etkisini yitiren tarımsal ilaçlarının. O zaman içerisindeki zararlı etkileriyle çevrede bulunan konutlardaki sakinler, teneffüs ettikleri hava ile zehirlemektedirler.
Modern tarım yapan çağdaş ülkelerde, seraların yerleşim birimlerinde oluşturulmasına yasal olarak engeller getirilmiş. Mevcutların da yerleşim birimlerinden çıkarılması yönüne gidilmiştir.
Nasıl ki her alanda organize bölgeler oluşturulmuştur, tarım seraları ile de sera organize bölgeleri oluşturulmuştur.
Nasıl ki sanayi organize bölgeleri oluşturulmuş, aynı şekilde tarım seraları için de organize bölgeler oluşturulmuştur.
Yerleşim birimlerindeki seralarda, seraları ısıtmak için yakılan katı yakıtların çıkarmış oldukları ve hem insan sağlığına hem de çevreye verdikleri zarar ise cabası.
Kışın seralarda yakılan sobalardan çıkan duman ve zehirli gaz, çevrede oturan insanlara büyük rahatsızlık vermekte.
Temiz oksijen solumalarının da önüne geçilmektedir.
Yıllarca bu sorunlar, ülkemizin her yerinde yaşanmakta.
Hiçbir sorumlu merci de, bu sorunların giderilmesi yönünde, ciddi bir adım atmamıştır.
Anadolu’dan gelen su, ülkenin şartlarını da değiştirmiştir.
Bir müddet sonra su kuyularından su çekimine de son verileceğine göre. Her ilçede yerleşim birimlerinden uzak, tarıma elverişli araziler tespit edilerek, sera organize bölgelerinin oluşmasına adım atılmalıdır.
Anadolu suyu ile de alt yapılar yapılarak, sulama yapılmalarına teşvik ve destek verilmelidir.
Tarım Master Planının hazırlandığı bu günlerde, plana sera organize bölgelerini de dahil etmek için çalışmalar yapılmalıdır.
Kanser hastalığının arttığı yerler, tarım seralarının olduğu bölgeler olduğu da göz önünde bulundurularak. Bu sakıncalı ve ölüm kusan sorunun, bir an evvel ele alınmasının zamanının çoktan geçtiği de ortada.
Milletvekili Sn. Serdaroğlu, Mecliste bu konuya değindi.
Yerleşim birimlerinde, seracılık yapılmasının doğru olmadığını, buna izin verilmemesi gerekliliği üzerinde durdu.
Sn. Vekil, bir tıp uzmanıdır.
Herhalde bunun, insan sağlığını ne kadar olumsuz etkilediğinin de bilincinde olarak bu uyarıyı yapmıştır.
Uyarı güzel bir şey.
Fakat bazen sonuç vermiyor.
Sonuca, isteneni götürmüyor.
Sn. Serdaroğlu, UBP ‘nin bir vekili.
UBP grubunu temsil ediyor.
İsteğinin ve yaptığı uyarının sonuç almasını istiyorsa, bunu partisine uygulatması ile endişesi ve uyarısı giderilebilir.
Yukarıda da değindiğim gibi, oluşturulmaya başlanan Tarım Master Planına. İnsan sağlığını olumsuz etkileyen, bu sorun dahil edilerek sera Organize bölgeleri oluşturulmalıdır.
Sn. Serdaroğlu, bu konuda yasa önerisi verebilir.
Bu konuda, Hükümeti tetikleyebilir.
Ülkemizde, seralarla ilgili bir yasa bile yok.
Her isteyen, ülkenin her yerinde sera kuruyor.
Üstelik de devletten teşvik alıyor.
Devleti yönetenler de bir anlamda, halkın zehirlenmesine katkıda bulunmuyorlar mı?
Sorunun köküne inilmeden, sorunları yapay tedbirlerle gideremezsiniz.
Konutlarla iç içe geçmiş tarım seralarını, dünyanın hangi çağdaş ülkesinde görebiliyorsunuz?
Mümkün değil.
Sorunlara çözüm, temennilerle de mümkün değil.
Bu, zevahiri kurtarmaktan öteye gitmez.
Sorunları, ortadan kaldırıcı girişimlerle çözebilirsiniz.
Mecliste konuşmak, sorunları dile getirmekle sorunlar halledilemez.
Sn. Vekilin bu uyarıcı konuşması, bir iki gün aradan sonra unutulur gider.
İnsanlarımız zehirlenmeye devam ettirilir.
Vatandaşlarını bu şekilde zehirleyen, başka bir idare var mı?
Yıllarca bu sorun dile getirilmesine rağmen, olumlu bir girişimin yapıldığı görüldü mü?
Buna evet demek mümkün mü?
Temennilerle, insanların zehirlenmesinin önüne geçildiği görülmüş mü?
Bu sorun, ancak radikal kararlar almakla giderilir.
O da.
Tam teşekküllü, tarım sera organize bölgeleri kurulmakla mümkün olur.