Sayın Cumhurbaşkanım,
Kıbrıs Türküne Güvenlik vaadettiniz!!! ancak ne yazık ki, ilk kez varlığımızın ve güvenliğimizin birincil hukuk altında tescil edilen hukuksal altyapısı ve hukuksal teminatı tarafınızdan bütünüyle uluslararası tartışmaya açılmıştır.
1960 Garanti ve İttifak Antlaşmaları ve Türk Askerinin Adadaki meşru varlığı ile caydırıcı gücü, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın temel bir unsurudur. TC ve KKTC 'nin Stratejik Güvenliğinin bu en vazgeçilmez temel taşlarını, Ulusal güvenliğimizin bu en temel unsurlarını tartışmaya açılmasına izin vermeniz tarihi boyutlarda vahim bir hata olmuştur .Yarım asırdan beri bizlere sürekli saldıran Rum- Yunan kanadının sözde 'güvenlik kaygılarını' dış politikamızın önceliği arasına taşımak fevkalade düşündürücüdür!!!
Güvenliğimiz,' olmazsa olmazımızdır' dediniz ama ne yazık ki, Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantileri yanında coğrafi güvenliğimizi de tamamen ortadan kaldıran bir sürece onay verdiniz.
Kıbrıs’ta iki kesimli bir çözümü yerle bir eden ve Rumlara, bireysel mülkiyet başvuru hakkını tanıyan ilkelere onay vererek KKTC tapularını ve KKTC deki mülkiyet kavramını bütünüyle tartışmalı hale soktunuz. AB normları ve AB temel özgürlüklerin uygulanması ile Kıbrıs Türkünün fiziki varlığı ve güvenliğini yerle bir edecek bir sürece de maalesef yeşil ışık yaktınız. Serbest dolaşım yetmiyormuş gibi serbest yerleşim, serbest iş kurma ve serbest ikamet hakkı kriterlerinin uygulanmasıyla, Kıbrıs Türk Halkı, kendi Devletinde ilelebet sayısal ve siyasal bir azınlığa mahkum edilecektir. Çözümle birlikte, çoğunluğun tahakkümüne ve eşitlik yerine eşitsizliğe dayalı federal bir çözüm aldatmacası ve esas itibarıyle çoğunluğa dayalı üniter bir devlet modelinin temelleri maalesef atılmış olacaktır..
Bu günkü dünya koşullarında KKTC sınırlarının fiziki ve askeri güvenliği, KARA,HAVA VE DENIZ SAHASI GÜVENLİĞİ,FIR hattı güvenliği, demografik güvenliği, polis, istihbarat ve asayiş güvenliği, haberleşme, ulaşım ve iletişim güvenliği, her türlü ekonomik ve sosyal refah güvenliği, sağlık ve milli eğitim güvenliği büyük önem kazanmıştır. Varlığımızın, Egemenliğimizin ve Özgürlüğümüzün bu temel parametreleri, yarım asırdır Kıbrıs Türkünü dünya sahnesinden, tarih ve coğrafyadan silmek üzere amansız bir siyasal ve ekonomik baskı ve kuşatma uygulayan Rum- Yunan Kanadının insaf ve icazetine asla terkedilemez!!! Bu gün masada olan çözüm süreci, korumayı taahüt ettiğiniz özürlük, eşitlik ve güvenlik parametrelerimizi tamamen ortadan kaldırmaktadır. Adeta, her ne pahasına olusa olsun ve bir an önce çözüm feryadınız, müzakere sürecindeki pazarlık gücümüze büyük bir darbe indirmiş ve örneği görülmemiş, maksimalist Rum- Yunan taleplerinin uluslararası gündeme yerleşmesine yol açmıştır.
Siyasal eşitlik dediniz ancak aramıza 60-90 bin Rumun yerleşmesine ve zaman içinde iç vatandaşlık hakları ve Rum çapraz oy hakkı ile,kuzeyde oluşacak yüzde 40 ın üzerinde blok bir Rum siyasal iradesine, KKTC nin bağımsızlığını ve özgürlüğünü tutsak ettiniz. Kıbrıs Türkünün özgür iradesini yerle bir eden ve KKTC de mutlak bir Rum egemenliğine kapıları ardına kadar açan bu düzenlemeye hangi vicdanla evet diyebildiniz ???
Sayın Cumhurbaşkanım, üzülerek ifade etmek isterim ki sadece Anayasal Yemininizi ihlal etmekle kalmadınız, KKTC yanında, Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki stratejik varlığı ve güvenliğini tehdit eden hatta ortadan kaldırmayı hedefleyen bir görüşme sürecine taraf olmakla ulusal ve uluslararası meşruiyet temellerimizi de sarstınız!!! Tamir imkansız bu ağır bedellerin oluşmaması için geç kalmadan anayasal yemininize lütfen sahip çıkın ve Cenevre Zirvesinden önce gereğini yerine getirin.
Saygılarımla
