Aşağıdaki belirlemeler, bazen saptırılan bazen göz ardı edilen olgulardır.
Bir yalanı 40 yıl söylerseniz doğru sanılır derler ya, bir de öyle algımalar.
Elimdeki verilere göre, objektif yorumlara göre sıraladığım bu şehir efsanesi mitlerin doğru olmadığını iddia eden düşüncelere, deliller ve evraklarla desteklendikleri takdirde saygı duyacağım.
Bu şehir efsaneleri aslında hem Kıbrıs Türk toplumunu, hem Kıbrıs Rum Toplumunu onyıllardır baskı altında tutuyor ve yanlış algılamaların esiri yapıyorlar.
Kıbrıs’ı Osmanlı İngilize kiraladı, İngiliz de el koydu, üstüne geçirdi.
1963 te Türkler, Kıbrıs Cumhuriyetinden tek taraflı ve zorla atıldı.
1963-74 arası herkes 30 Lira ya çalıştı.
Türkler, Rumlara çalışan işci, çiftci, düşük gelirli insanlardı
Bazı Kıbrıs Türklerinin kurduğu paramilitarist örgütler, Kıbrıs türkünü Rum saldırılarından korumak için kuruldu.
Bu örgütlerin cezalandırdığı, canını aldığı Kıbrıs Türkleri vatan hainleri idi.
1974 de ve sonrası, Türkiye , Kıbrıs Cumhuriyeti Garantörler madde ve yetkisine uygun olarak askeri müdahale etti ve adada asker sayısını 40 binlere çıkardı ve adanın bir kısmını bu anlaşmalara uygun olarak kontrole aldı.
1974 de dökülen Türk askeri kanları, zaptedilen topraklarda Türklere özel mülk hakkı verdi.
1975 de Viyana da imzalanan, Türk ve Rumların yer değiştirme anlaşması bir nüfus mübadelesi anlaşmasıdır.
Türkiye binlerce şehit verdi.
Toprak anlaşması neticesinde OTFD (Oluşturucu Türk Federal Devleti) sınırlarında kalan tüm mülklerde rum bireysel mülkiyet hakları geçersiz olacak.
OTFD deki eski TC, şimdiki KKTC vatandaşlarının vatandaşlık hakkı iptal edilecek.
Rum mülklerinde oturanlar sokağa atılacaklar.
TC nin ada üzerinde talep edeceği Garantörlük hakları Kıbrıs Türk halkının güvenliği içindir ve yeterlidir.
Kıbrıs Rumlarının büyük çoğunluğu ENOSİS ci ve Kıbrıslı Türk düşmanıdır.
KKTC ergeç tanınacak.
Vakıf mülklerini veya herhangi bir özel mülkü Oluşturucu Rum Federal Devlete (ORFD) bıtakmak , o mülklerin mülkiyetinden rumlar adına feragat etmektir.
Vs.vs. vs., Eksiklerim de var ama bu kadarı olsun kayda geçirmenin belki insanlarımıza faydası olur.
Kıbrıs Rumları da bir sürü şehir efsaneleri, siyasetcilerin yönlendirmeleri, Klisenin kehanetleri gözü ile bakıyorlar Kıbrıs Konusuna.
Türkiye, ha keza, 50 yıldır iç ve dış politikalarda hiç de inanmadıkları onlarca siyasetcinin Kıbrıs ile ilgili anlattıklarına inatla inanmaktalar.
Medya ve kanallarda bilgi yerine görüşleri ve mitleri gerçekmiş gibi sunan yorumcu ve siyasiler bir yandan, sosyal medyayı saptırma enstrümanı olarak kullananlar diğer yandan, tarihi, hukuğu, uluslararası sözleşmeleri, 1964-2017 Kıbrıs Görüşmeleri rapor ve kayıtlarını ya hiçe sayan ya da tersinden yorumlayan bir dünya insan gerçeklerden veba gibi kaçarak nereye koşuyorlar!
1974 ürünü ve olgusu olan bu şahıs ve kesimler, yaşadıkları mitleri kaybetmekten ölümüne .
Eğer görüşler, aldatmacalar, gölgelemeler ile bilgileri biribirinden ayırt edemezsek, giderek totaliter ülkelerdeki gibi propaganda makinelerinin çiğneyip, yoğurup, körleştirip aciz bıraktığı toplumlar gibi yok olabiliriz.