Vardı yoktu yoktur

Kıbrıs müzakerelerinin her safhasında, toprak gündeme geldiğinde Rahmetli Denktaş “günah keçisi “ haline getirilerek. “Zamanında Denktaş da, toprak verdiydi % 29’u kabul ettiydi.”

Kıbrıs müzakerelerinin her safhasında, toprak gündeme geldiğinde Rahmetli Denktaş “günah keçisi “ haline getirilerek. “Zamanında Denktaş da, toprak verdiydi % 29’u kabul ettiydi.”
Halbuki rahmetli Denktaş , BMGS’nin 30 rakamı, Rumları rahatsız ediyor. Bunun altına düş isteği üzerine, Denktaş da 29 + rakamını söyledi.
29 + % 30 ‘ dan da %37 ‘ den de daha yüksek bir rakam.
Tam rakam, isteğe göre belirlenecek.
Sn. Denktaş orada çok güzel, siyaset biliminde görülmemiş bir manevra yapmıştır.
Son Cenevre’de, Sn. Akıncı’nın önerdiği % 29 .2 toprağın, Türk Federe Devletinde kalacak coğrafyayı oluşturması karşısında. Yapılan tepkilere binaen De Cuellar döneminde sunulan, çerçeve anlaşma taslağında , rahmetli Denktaş’ın % 29 ‘ u içeren bir haritayı da verdiği.
Ve bunun, Meclis tarafından onaylandığı yollu açıklamalar karşısında. Sn. Meclis Başkanımız Sibel Siber, 17 Nisan 1986 tarihinde, De Cuellar Çerçeve Anlaşma Taslağının görüşüldüğünü. Fakat taslağın oylanmadığını her hangi bir haritanın görüşülmediğini açıklamıştır.
Sn. Meclis Başkanının, tutanakla ilgili yapmış olduğu açıklama.
Taslak metnin tümünün zamanın Dışişleri Bakanı tarafından, Meclisin bilgisine getirilmiş olmasıdır.
Kapalı oturumlarda oylama yapılmayacağına göre de, bu prosedürün uygulanması mümkün olmamıştır.
Sadece, taslak metnin bir maddesi için daha sonra 30 Ekim 1987 tarihinde, 10 maddelik bir karar önerisi kabul edilmiştir.
Sn. Akıncı, Çarşamba gün, Sn. Anastasiadis’le yaptığı görüşme sonrası. Yine % 29 + ‘ya değinerek bunun Mecliste, 1987 Ekim ayında onaylandığı açıklamasında bulunuyor. Sn. Meclis Başkanının, De Cuellar Taslak çerçeve anlaşmasının, Mecliste oylanmadığını dolayısı ile de taslağın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, gizli tutanaklara dayanarak açıklıyor. 30 Ekim 1987 ‘ de, Mecliste oylanan 10 maddelik karar tasarısı olmuştur.
Bu oturumda ise, De Cuellar taslak çerçeve anlaşması, gündeme dahi gelmemiştir.
Velev ki gelse idi.
Çerçeve kabul edilmediğine göre, hiçbir kıymeti harbiyesi olamaz.
Sn. Cumhurbaşkanı görüşmecidir.
Ekibi ile süreci götürmektedir.
Beğenilir veya beğenilmez.
Tabii ki Demokrasiye inanıyor ve benimsiyorsak, muhalefete ve de tenkit ve eleştirilere de tahammül edeceğiz.
Demokrasinin vazgeçilmezi de, budur.
Sn. Cumhurbaşkanı, hükümetten gelen eleştiriler karşısında, hükümeti hedef alan davranışlar içerisine giriyor.
Hükümet için de: “Halkın iradesi ile Meclisteki azınlık Hükümetinin iradesinin aynı olmadığı kanaatindeyim. Çok açık ve net, esas şekillenmekte olan halkın iradesi, Meclisin dışındadır. Şu anda, ortada duran azınlık hükümeti, halkın çoğunluğunun iradesini seslendiren bir hükümet değildir. Asıl sorgulanması gereken konu da budur.”
Yukarıda, demokrasiden bahsettim.
Bu hükümet, Bağımsız vekillerin de desteği ile % 50 ‘nin üzerinde bir çoğunlukla güvenoyu aldı. Bu hükümete, bu destek, devam ettiği sürece de meşru bir hükümettir.
Sn. Akıncı’nın bu konudaki söylediklerini okuyunca, Rahmetli Süleyman Demirel aklıma geldi.
O yıllarda AP’nin iktidarı dönemlerinde, AP ‘ si için de bu yollu söylemlerde bulunuluyordu.
Demirel ise yanıt olarak, hep şunu söylerdi:
“Hükümetimiz meşrudur. Bulun 226 ‘yı hükümeti devirin” derdi.
Hükümetler, ya parlamento içerisinden altlarından destek çekilirse. Veyahut da, ilk genel seçim veya erken bir seçimle iktidardan gönderilir.
Sn. Akıncı % 60 ‘dan fazla oyla geldiğini söylüyor.
Doğru.
Günümüzdeki yüzdeliğin ne oranda olduğunu araştırdı mı?
Hükümetin iradesinin, halkın çoğunluğunu seslendiren bir hükümet olmadığını söyleyen Sn. Akıncı. Cumhurbaşkanı olarak halkın iradesini mi masaya yansıtıyor?
Halkın iradesi, masada olsa idi görüşmeler “kapalı kapılar ardında Washington “ misali olmazdı.
Öyle görülüyor ki Sn. Akıncı, zaman süreci ile verdiği sözleri yerine getiremiyor. Karşı tarafın istediği görüşme süreci çerçevesine istemeyerek de olsa girmiş. Bunu bertaraf etmek için “ günah keçileri” arıyor.
Görüşmeler, Martın ilk haftasına kalmış.
Allah kerim, Hazirana.
Hazirandan sonra da merak etmeyin. Önümüzde daha çok aylarımız olacak.
Sosyal medyada, Sn. Cumhurbaşkanına karşı yapılan, çirkin saldırıları da, kınadığımı belirtmek isterim.
Eleştiriye “evet.”
Saldırıya “hayır.”
Her şey. Demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde olmalı.
Aslolan da budur.
Bu haber 3806 defa okunmuştur

:

:

:

: