Baf Avrupa’nın 2017 kültür başkenti seçildi dediler.
Bir Kıbrıslı Türk olarak mutlu oldum.
Ve/fakat sonrasında da insanlık adına utandım.
Kıbrıslı Türk bir ressamımız.
Nurtane Karagil, Baf’ın 2017 Avrupa kültür merkezi olması vesilesi ile Baf’ta düzenlenen bir dizi etkinlik çerçevesinde yaptığı resimleri burada bir sanat galerisinde sergiledi.
Ve maalesef resmettiği tema üzerinden acımasız, insafsız ve de yersiz tepkilere maruz kaldı.
Resim de oluşturduğu tema ise şuydu; üst tarafta Rumların büyük saygı duyduğu liderleri Makarios, onun hemen yanında çıplak konuşlanmış Afrodit ve bolluğun bereketin güzelliklerin memnuniyetin olduğu bir anlatım.
Bunun altında ise otobüslere dolan insanlar havada uçuşan helikopterler falan.
Bu resim ile anlatılmak istenen ise bir tarafın hoşnutluğu, güzelliği, bereketi ve buna vesile olanlar diğer tarafı yakan kavuran acı verenler olması.
Resim de işlenen tema ne olursa olsun burada icra edilen bir sanattı.
Lakin belli ki Rum tarafında bu böyle algılanmadı.
Önce Başpiskopos devreye girdi, acımasızca eleştirdi,toplumsal baskıyı oluşturdu ve resmin sergilendiği galeriye yapılan baskılar ile de orada sergilenmesini engellenmeye çalıştılar. Bu arada resmin sergilendiği galeri yetkilileri de fütursuzca açıklamalar yapıp icra edilen sanata karşı hoşgörü ve takdir olması gereken yerde, bu resme haddinden fazla tahammül gösterdiklerini açıklayacak kadar basitleştiler vs.
Ve ilginçtir bütün bunlar 2017 Avrupa kültür başkenti seçilen bir yerde gerçekleşiyor.
Şimdi insan ister istemez sorguluyor.
Bir Kıbrıslı Türk ressamın icra ettiği bir sanat olayına dahi tahammül gösteremeyen bir anlayış, buna katlanamayan bir düşünce federal yapıda Kıbrıslı Türklerin katılımını içine nasıl sindirecek?
Bu duruma nasıl tahammül gösterecek?
Açıkçası bu bana çok zor gibi geliyor.
Hoş Rumların genelinde olmasa bile azımsanmayacak bir topluluğun konuya bakış açısının bu olduğu biliniyor zira!
Oysa Federal yapı içinde hoşgörüyü barındıran,, saygının ve her türlü etnik değerin insan sevgisi ile karşılık bulduğu bir sistemle çalışır.
Bunun aksi zaten yürümez.
Ve Trodos olayı!
Malum orada yine Kıbrıslı Türklere ait otomobillere zararlar verildi.
Oraya tatil maksatlı giden insanlar böylesi insanlık dışı bir hadise ile karşılaştılar.
İşin vahim tarafı ise bu terörist faaliyetleri icra eden tek bir kişinin bile bugüne kadar Rum makamlarca yakalanmadığı ve adalete teslim edilemediği ilgisizliğiydi.
Lakin bu kez Rum makamlar olaya kayıtsız kalmadılar ve bu çirkin eylemi gerçekleştirdikleri iddiası ile tutuklama yapıp mahkemeye sevk ettiler.
Umarım burada da adil bir yargılama süreci yürütülür, ve artık bu ve benzeri çirkin faaliyetler içerisinde bulunmaya kimse kalkışmaz.
Zira bu gibi olayların bir sonu gelmiyor Güney Kıbrıs’ta.
Biz bu nokta da mağdur olmak istemiyoruz artık.
Güney’e geçerken tedirgin olmak istemiyoruz.
Kendi ülkemizde huzur içerisinde gezip dolaşmak istiyoruz.
Böylesi bir muameleye maruz kalmayı yeryüzünde hiç bir insan toplululuğu dini, dili, ırkı, rengi ne olursa olsun hak etmez.
Dolayısı ile eğer bu çapsız olayları yapanlar gerçekten azınlık bir grupsa, o zaman bu azınlığın hukuk yolu ile ıslah edilmesi de Rum otoritesinin yükümlülüğü altındadır.