1950 Enosis Plepisitini 67 yıl sonra, körpecik dimağlara Türk düşmanlığı ile enjekte edecek olan Rum zihniyeti her nedense, 54 yıl önce 1963 ‘ te bizlere karşı başlattıkları soy kırımı tarih kitaplarına aldırmıyorlar.
Bu da, müzakerelerdeki hüsnüniyetlerini ortaya çıkarması bakımından çok düşündürücü olsa gerek.
Oynanan Bizans oyunu belli.
1959 Londra ve Zürih Anlaşmaları ile kurulan ortaklık Kıbrıs Cumhuriyetinde yaptıkları gibi, Rum toplumu bu anayasayı beğenmedi, bununla devlet yönetilemez gibi gerekçeler göstererek, Kıbrıs Cumhuriyetini nasıl alaşağı yaptılarsa, olası oluşacak olan Federal Cumhuriyeti de ortadan kaldırmak için, okutulacak ve kutlanacak Enosis Plebisiti ile militarist güçler yetiştirerek o zaman da karşımıza, Rum halkı Enosis üzerinde birleşti, Federasyonu kabul etmiyor diyerek, okullarda yetiştirilecek ve daha sonra da silahlarla donatılacak top yekün bir Rum halkı ile karşı karşıya kalmayacak mıyız?
Bu karar karşısında, Meclisimiz bir kınama kararı adı.
Görüşmeciler görüşmedi.
Yarın ise liderler buluşsa bile, bu konunun dışında bir şey konuşulmayacağı konusunda Sn. Akıncı açıklamada bulundu.
KKTC Devletinin aldığı kararlar bunlar.
Sn. Arıklının bu konuda yaptığı açıklama:
Cumhurbaşkanı, Meclis ve Hükümet cılız tepki verdi dedi.
Sn. Arıklı’ya katılmamak mümkün değil.
Anastasiadis, alaylı bir şekilde gerekçeler göstererek, 20 Temmuzu ve devletin kuruluşunu göstererek, siz de bunları lağvedin anlamında açıklamalarda bulunuyor.
Karardan geri adım atılmayacağı belli.
Bizim taraf ne yapacak.
Kınamalarla bu iş bir hal tarzına bağlanamaz.
Yüzümüze baka baka.
Adamlar külli, Enosis diyor.
Anlaşma da olsa ben bunu Enesise çevirmem için militarist bir güç yetiştirmem için düğmeye bastım diyor.
Bizim tavrımız ne olacak?
Biz okullarımızda, Rumlardan neler çektiklerimizi doğru dürüst anlatmaktan barışı engeller diye vazgeçtik. Aman görüşmelere zarar verilmesin diye.
Adamlar bizim için, Türk düşmanlığı enjekte ederek, karşımıza eğitilmiş bir düşman ordusu çıkarmak hazırlığında.
Birleşik Kıbrıs bunlara göre tamamen Elenlerden oluşacak bir Kıbrıs’tır.
Zaten bu kararın arkasında yatan en büyük gerekçe de bu değil midir?
Yazımın başlığı “bunlar değişmedi.“
Dikkat ederseniz, tırnak içinde yazdım.
Bu cümle rahmetli Rauf Denktaş’ın Annan referandum arifesi.
Rauf Bey başından bu Plana karşı çıkmıştı.
Bunun için de görüşmeci olarak, Sn. Ertuğruloğlunu yetkili kılmıştı.
O dönemlerde, Adaya Türkiye’den bir çok siyasi gelmişti.
Sn. Gül o dönem Başbakandı.
Ercan Hava Alanı bakıma alınmıştı.
Yedekte olan hava alanını çalışıyordu.
Sn. Abdullah Gül, Annan Planı için Rauf Beyi ikna etmek için Adaya gelmişti.
Rauf Bey, ikna olmamış ve o plana hayır kampanyası ile yanıt vermişti.
Türkiye Başbakanı uğurlanıyordu. Hava alanının lobisinde yarım saatlik bir bekleme olmuştu.
Sn. Gülle, Rauf Bey planı tartışıyordu.
Sn. Gül gayet iyiniyetli olarak oluşacak olan yeni yapıdan bahsediyordu.
Rauf Bey, lobide uzun boylu tartışmaya girmedi.
Çünkü, hava alanı Gülü uğurlamaya gelenlerle dolmuştu.
Ben kaymakam olarak protokolde idim.
Rahmetli Denktaş şu cümleyi söylemişti Sn. Güle:
Benim bildiğim Rumlar değişmedi. Adayı Enosis yapana kadar uğraşacaklar. Bunun için, yapılacak bir anlaşmada benim devletimin egemenliğinin tanınması behemehel şart olunmalıdır.
Garanti sistemi de bila müddet sürdürülmelidir.
Aksi takdirde Enosis tehlikesi ile her zaman karşı karşıya kalırız.
Rum temsilciler Meclisin kararı, rahmetli Denktaş’ı haklı çıkarmadı mı?