Güçlü ekonomi, yatırımla olur.
Günümüzde çağdaş, liberal demokratik sistemlerde de bu yatırımı devletten çok işadamlarının yapması beklenir.
İşadamının yapması için de onun beklentileri vardır.
Bu dünya genelinde geçerli olan genel kurallardır.
Nedir bu kurallar, işadamı ne ister?
İşadamı banka sistemi ister. Çünkü parasını rahatlıkla getirebilip, götürebilmek ister. Rahatlıkla kredi bulabilmek ister.
İşadamı hukuk sistemi ister. Çünkü gerektiğinden kendini korumak için hukuka başvurduğunda netice almak ister, bu konuda güvence ister.
İşadamı devlette bir sistem ister. Tapu dairesinden Maliye’ye kadar izinlerde kolaylıklar olsun ister. Bürokraside kolaylıklar, yatırım için yasalarda önlerinin açılmasını ister.
İşadamı bir diğer anlamda yatırımlarda köstek değil, destek olunmasını ister.
İşadamı istikrar ister. Çünkü her gelen gidenin bir kanun yapmasından korkar, oyunun kurallarının sürekli değişmesinden rahatsız olur.
Bunlar işadamının yatırım yapması için gereken asgari koşullardır.
Bu şartları tek tek ülkemize uyarladığınızda durum pek parlak değil.
Banka sistemine bakın. Bir para koymak için bile bir saat beklemek zorunda kalan bizler, yatırımcının ne kadar sıkıntı çekeceğinin farkında mı? Avrupa’da bu var mı? Tabi ki yok. Demek ki bunun yolu var. O halde bizim ülkemizde bunun yolu neden bulunamıyor?
Hukuka gelince bazı davaların 10 yıl sürdüğüne şahit oluyoruz.
Yasalar konusunda durum daha da vahim. 1950’li yılların İngiltere’sinden kalan yasalarla bir şirket kurmak isteseniz, 40 kapıya gidiyorsunuz.
Madem ki siz yatırım istiyorsunuz, teşvik de bulunmak istiyorsunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde Türkiye’nin uyguladığı politikalara göz atmak gerekiyor.
“Türkiye paranı getir, nasıl getirirsen getir, nereden buldun diye sormayacağım. Yeter ki burada yatırım yap” diyor. Hatta parasını getireni, Türk vatandaşı bile yapıyor.
Şu an KKTC’de ise bir insan bir yatırım yapacaksa, Bakanlar Kurulu’ndan geçmesi gerekiyor. Bu işadamını korkutuyor. Bu kadar zahmet göze alınamıyor.
Yatırımcıya kapıyı kapatıp, “araştıralım” diyorsunuz. Sonra da o insanın yatırım için buraya koşa koşa gelmesini bekliyorsunuz.
Namaz bile kılmak için önce niyet eder, sonra abdest alırsınız. Namazı sonra kılarsınız.
Yatırım konusunda siz önce bir niyet edin bakalım, “amacım budur” diye.
Lafla peynir gemisi yürümez.
Artık biraz icraat zamanı…