Rüyadan uyandık

Kıbrıs dün yine tarihi bir günü yaşadı. Rum Meclisi’nin aldığı okullarda Enosis kutlamasına ilişkin kararın ardından Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Lider Anastasiadis ilk kez yüz yüze geldi.

Kıbrıs dün yine tarihi bir günü yaşadı. Rum Meclisi’nin aldığı okullarda Enosis kutlamasına ilişkin kararın ardından Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Lider Anastasiadis ilk kez yüz yüze geldi.
Görüşmenin beklenenden çok kısa sürmesi, içerideki olumsuz havanın ilk işaretiydi.
Nitekim Cumhurbaşkanı Akıncı, Saray’a dönüşte yaptığı açıklamada yaşananları anlatınca çözüm umutları yerle bir oldu.
Daha doğrusu çözüm için gördüğümüz rüyadan acı bir şekilde uyandık.
İçerideki gergin atmosferi basın toplantısında an be an anlatan Akıncı, “Rum lider, bizi açık yüreklilikle dinlemek yerine önceden hazırladığı 4-5 sayfalık yazılı metini okudu” dedi.
Gerilime ilişkin Türkiye’den gelen suyu da katarak bir sürü bahane bulan Rum liderin, “Hem suçlu hem güçlü yaklaşımı” elbette kabul edilemezdi.
Nitekim buna ilişkin tepkisini müzakere masasında açıkça ortaya koyan Akıncı, Rum liderin de aslında Enosis kararını onaylamadığını söyledi.
Ama “Bunu kamuoyuna açıklayın” mesajına da olumlu yanıt vermediği öğrenildi.
BM Kıbrıs Özel temsilcisi Eide tarafından yapılan “Türk tarafındaki bu algıyı düzeltmek için adım atılmalı” sözleri sırasında olan oldu.
Mustafa Akıncı, adeta öfke nöbeti geçirdiği öğrenilen Anastasiadis’in davranışlarını ve o sırada yaşananları basın toplantısında şu sözlerle anlattı:
“Büyük bir öfke içinde ‘söyleyecek bir şeyim yoktur’ diyerek kapıyı sert bir biçimde vurarak çıktı. Sayın Rum liderin geçmişte de bazı fevri davranışları oldu. Ama bu bardağı taşıran son damlaydı. Tahammül etmek mümkün değildi.”
Cumhurbaşkanı Akıncı yerden göğe kadar haklıdır. Elbette tahammül etmeyecekti. Üstten bakan, biz ev sahibi siz misafirsiniz yaklaşımının tezahürü olan bu harekete elbette gereken karşılık verilmeliydi.
O saygısızlık sadece orada bulunan Kıbrıs Türk halkının seçtiği lidere değil, tüm Kıbrıslı Türklere, hatta tüm BM’ye yapılmıştır.
Sayın Akıncı, “Kıbrıs konferansını mart ayında Cenevre’ye taşıyıp son anlaşmazlıkları için çözmek için harekete geçtiğimiz bir ortamda alınan Enosis kararına nasıl sessiz kalabilirdik?” diye soruyor.
“Masada bize abarttığımız söylendi, bence az bile tepki gösterdik” diyen Akıncı’nın sözleri hepimizin gururla altına imza atacağı sözlerdir.
Kapıyı çekip giden Anastasiadis’in ardından paniğe kapılan Rum yönetiminin dünya kamuoyuna yönelik “Akıncı masayı terk etti” söylemi de gerçekçi olamaz, bir karşılık bulmaz.
Yaşananların şahidi olarak orada oturan BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Eide’nin en az bizim kadar gerçekleri dünya kamuoyuna anlatma görevi vardır.
Sayın Akıncı yine de tüm “ihtiyatlı iyimserliği” ile “bütün kapıları kapatmak istemiyorum” diyor ama bence Kıbrıs Türk halkı için rüyadan uyanma vakti geldi.
Güney’de çözümü savunanların bile “Zamanlaması yanlış oldu” dediği Enosis’i çözümün neresine koyacaksınız.
Şimdi değilse hangi zamanda Enosis, yani adayı Yunanistan’a bağlama hayalini hayata geçirmeyi düşünüyordunuz.
Biz bu yaklaşımınızı bile bile Türk askerini adadan gönderip kuzuyu, kurda mı emanet edecektik?
Demek ki ikinci Cumhurbaşkanı Talat’ın da gündeme getirdiği bu “psikiyatrik durumu” siz hala atlatamamışsınız.
Psikiyatrik tedaviye ihtiyacı olanlarla çözüm konuşulmaz, ilk önce tedavi olmaları lazım.
O tedavinin yeri de müzakere masası değildir.
Ada’dan Dış Bakış programında dün konuğum olan Kıbrıs Postası’nın Genel Yayın Yönetmeni Rasıh Reşat’a herkesin merak ettiği o soruyu sordum. Şimdi ne olacak?
Müzakere sürecini en başından beri en yakından takip eden gazeteci olarak Rasıh Reşat, “Sayın Anastasiadis’in vurup kaçtığı ancak Akıncı’nın aralık bıraktığı kapıyı açmak Rum lidere düşer, adım atmalı” dedi.
Zaman kimi haklı çıkaracak göreceğiz.




Bu haber 507 defa okunmuştur

:

:

:

: