Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın müteahhitlerle ile ilgili sözlerine KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer’den yanıt geldi.
Hem de öyle böyle değil.
Gürcafer çok iddialı konuştu ve dedi ki; elimizde devletin açmış olduğu ihalelerde yapılan tüm yolsuzlukları ispatlayan belgeler var.
Bu belgeleri önümüzde ki hafta içerisinde kamuoyu ile de paylaşacağız.
Sayın Gürcafer’in iddia ettiği bu belgeleri kamuoyu ile paylaşıp paylaşmayacağını bilmiyorum.
Bu kendisinin tasarrufunda bir mevzu.
Lakin burada çok önemli bir iddia var.
Ve bu iddia kamuya da basın aracılığı ile duyuruldu Sayın Gürcafer tarafından.
Burada devletin ihalelerinde yolsuzluktan bahsediliyor.
Ya da böyle bir iddia ortaya atılıyor.
Öncelikle bu kamu vicdanına havale oluyor.
Yani burada Sayın Gürcafer’in iddialarını ispatlamakla mükellef olduğu bir durum ortaya çıkıyor.
Ve bu durumun adli makamlarca incelenmesi zaruriyeti doğuyor.
Yani Sayın Gürcafer elinde madem ki bu yolsuzlukları ispatlayacak belgeler var, o zaman bu belgeleri hiç vakit kaybetmeden savcılıkla ve polisle de paylaşması gerekir.
Hatta bu açıklamalardan sonra ilgili adli makamlar Sayın Gürcafer’den bu belgeleri talep etmeleri elzem olur.
Burada çok ciddi iddialar söz konusudur zira.
Ve bu iddialardan sonra hukuk derhal işletilmeli ve süreç soruşturma kapsamında değerlendirilmelidir.
Bir hukuk devletinde olması gerekenden bahsediyorum ben tabi.
Yoksa bu ülkede böylesi yapılan iddiaların sonradan unutulup gittiğini, hiç bir araştırmaya lüzum görülmeden unutturulduğunu biliyorum.
Yani kısacası bu iddiaların da hiç yapılmamış gibi bir akibetle sonlandırılması ihtimali yüksek.
Bu yüzden Sayın Gürcafer elinde olduğunu iddia ettiği ve ihalelerde yapılan yolsuzlukları ispatlayan belgeleri kamuoyu ile paylaşmaktan ziyade adli makamlarla paylaşıp bir soruşturma sürecine fırsat vermelidir.
Yapılması gereken öncelikle budur.
Hatta ve hatta buna Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş da öncülük etmeli ve ilgili makamları bu iddiaları araştırmak üzere göreve çağırmalıdır.
Devletin konu edildiği ve adının geçtiği böylesi yolsuzluk duyuruları ya da iddiaları sadece gazete sayfalarında bir kaç açıklama ile geçiştirilemeyecek kadar toplumsal hadiselerdir.
Bu yüzden savcılık makamı da bu iddialar karşısında gerekli soruşturmasını başlatabilmelidir diye düşünüyorum.
Neden biliyor musunuz?
Yarın oturur ve bu konunun tarafları uzlaşır.
Yani müteahhitlerle Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı orta bir yol bulur.
Olamaz mı?
Tabi ki olur.
Geçmişte bir çok örneği yaşandı bunun.
Peki, o zaman ne olur?
Ortaya atılan bu iddialar nereye konur?
Tabi ki çöpe.
Zira iddia olarak kalmışlardır.
Onun ötesinde adım atılmamıştır.
Savcılık makamı ve polis bizim bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok diyebilir bu iddialar karşısında.
Peki sebep?
Çünkü konu ile ilgili herhangi bir soruşturma talebi olmadı iddia sahipleri tarafından.
Yani şikayet yoksa araştırma da soruşturma da olmaz.
Haliyle iddia edilen belgeler de ortaya konmaz.
Ve söylenenler havada balon olup uçar gider.
Oysa savcılık ve polis olaya müdahil olursa KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer’in ortaya koyduğu ve basınla paylaştığı üzere iddia ettiği yolsuzluk belgelerini ispatlayan belgeleri Gürcafer’den isterse ve açıklamalarını suç duyurusu olarak addederse o zaman mevzu hukuk içerisinde değerlendirilebilir.
Yoksa bu iddialarda havada kalacak.