Geçen gün, yani Pazartesi muhteşem bir törenle, 1980 ‘lerden beri Güzelyurt bölgesi insanına verilen veya vaat edilen. İnsanlığın en büyük hakkı olan yaşam hakkının, sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini sağlayacak olan tam teşekküllü bir hastanenin yapımı. 2016 yılında,
ciddi ciddi ele alınarak yola çıkılmıştı.
Güzelyurt’a bir hastanenin yapımına, Cengiz Topel Hastanesinin kapatılması endişesi duyan Lefke halkı hep karşı çıkmıştı.
Güzelyurt’a hastane yapılması ilk olarak, UBP –TKP ortaklık hükümetinde gündeme gelmiş olmasına rağmen. Cengiz Topel Hastanesinin kapatılma endişesi ile yapılan girişime baskılar sonucu, zamanın TKP ‘li Bakanı Allah rahmet eylesin, Mustafa Erbilen. Yapmış olduğu bu girişimi, askıya almak zorunda kalmıştı.
Daha sonra , Sn. Ahmet Kaşif’in , Sağlık Bakanı olduğu dönemde de, bir girişim başlatılmış. Fakat, bir kısım Lefke’li tarafından aynı saiklerle, Cengiz Topel Hastanesinin kapatılması endişesi ile bu girişimden de, vazgeçilmişti.
Günümüzde ise yine aynı saikle Güzelyurt’ta, bir hastanenin yapılmasına yine karşı çıkılmaktaydı.
Hükümet, Cengiz Topel için güvence vermesine karşın, Lefke’lilerin tavrında bir değişiklik olmamıştı.
Son hükümetin oluşumundan sonra, yeni Başbakan Sn. Özgürgün.
Büyük iskender’in düğümü, kılıcı ile keserek düğümü çözmesi gibi.
Lefke’yi ayrı ilçe yapmakla düğüm çözüldü ve Güzelyurt’a bir hastanenin yapılmasının önü açılmış oldu.
Söz konusu hastanenin yapımında, Lefke’deki bazı sivil toplum örgütlerinin karşı çıkmasına rağmen. CTP – DP ortaklık hükümetinde, Güzelyurt’a bir hastanenin yapılmasında. Hiç yılmadan usanmadan, iki bölge doktoru ve aynı zamanda bölge milletvekili olan, Sn. Hüseyin Erçal ve Sn. Ali Pilli’nin, gayret ve mücadelelerini de buradan belirtmek isterim.
Tabi, Güzelyurt’a bir hastanenin yapılmasındaki mücadelelerini, hekimlik mesleğine de bağlarsak yanlış yapmış olmayız.
120 yatak ve iki basamaklı bir hastanenin Güzelyurt’a yapılması. Mesafe nedeni ile Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesine gidene kadar yitirdiğimiz vatandaşların yitirilmesinin de önüne geçilmiş olacaktır.
Hastane yapmak, bir insanlık ödevidir.
Hastane yapımına, karşı çıkmak ise bir insanlık suçudur.
Kanser hastalığının bir yaşam biçimi halini aldığı bu dönemde, hastanelerin yapımı bir o kadar daha önem kazandı.
Tabii bu, sağlık açısındaki yönü. Bir de bunun merkeze getireceği canlılık ve potansiyel madalyonun diğer yüzünü oluşturmaktadır.
Hastanenin işlevi ile birlikte tüm sektörlere bir canlılığın geleceği de apaçık ortada.
Hem sağlık, hem de iç dinamiklerin, tavan yapacağı itici bir güç olacaktır.
Bu, iç cephedeki durum.
Gelelim, dış cephedeki duruma:
“Anlaşma Güzelyurt’suz olmaz “ diyen Anastasiadis’e de, verilmiş bir mesaj değil midir?
Güzelyurt’a yapılan yatırımları nerede ise, uzaydaki dünyalara şikayet eden Anastasiadis’e. Yapılacak olan bu hastane “Güzelyurt’u unut” anlamına gelmiyor mu?
Tabii bu mesajı, anlama kabiliyeti olanlar anlar.
Bu konuda kabiliyetleri tıraşlananların, bu mesajı anlamalarının mümkün olmadığını da bilmekte, fayda olacağını akıldan çıkarmamak lazım.
Temel atma törenine, hükümetin büyük ortağının ağırlıklı olarak gelmesi ise gözlerden kaçmamıştır.
Bugün, temel atmanın üçüncü günü.
Dokuz ay sonra, Sn. Başbakan binanın tamamlanacağı yollu açıklamalarda bulundu.
Bu bir hastanenin yapımı için, uzun bir süre olmasa gerek.
Hükümet ve Sağlık Bakanı, tam teşekkülü sağlamak, doktor ve personel açısından gerekli kadroları oluşturmak için, şimdiden kolları sıvaması gerek.
Bunları yumurta kapıya dayandıktan sonra, oluşturmaya kalkmasın.
Sonuç olarak, Parlamentodaki tüm partilerin bu işte yağı, tuzu, şekeri olmuştur.
Temeli, bu hükümetin, Başvekili atmıştır.
Açılış, belki 2018 ‘in ilk aylarına rastlayabilir.
Hükümet, yerinde ise açılışı, temeli atan Başvekil yapar.
Yok başka hükümet oluşursa açılışı, o hükümetin başı yapar.
Yeni hastanenin bölgemize, insanımıza, yarar sağlamasını. Güneydekilerin de, akıllarını başlarına getirmesini diliyorum.