İstanbul sen bir başka güzelsin. Bazen yanık bir TÜRKÜ, bazen bir ŞİİR gibi. Upuzun akan boğazın ile bir ucunda Anadolu bir ucunda Avrupa yakası... Nasılda can yakıyorsun bir kara sevda gibi tutuldun mu kurtulamazsın sen öyle bir şeysin... Sayısız güzellikler, güzelliklerin içinde, dokuların, tarihi mekanlarınla baş döndürüyorsun, elimizde objektifler her gördüğümüz kareyi objeyi görüntülemek nasılda keyif veriyor insana, Balat caddesi, bu kadar mı güzel, bu kadar çok mu tarih kokar sokakların... Hangi yana dönsek bir güzellik... Balat sokaklarında her gün, sayısız fotoğraf sanatçısı ve turist ağırlıyor. Ellerinde objektifler her bir kareye dokuya can veriyorlar. Özellikle karşımızda dimdik duran muhteşem KIRMIZI RUM LİSESİ o rampada ben buradayım dercesine objektiflere göz kırpıyor... Kırmızı Mektep veya Mekteb-i Kebir olarak da anılan Özel Fener Rum Lisesi ve ilköğretim okulu Fransa'dan getirilen kırmızı tuğlalar ile şimdiki binası inşa edildiği için halk arasında kırmızı mektep olarak anılmaktadır İstanbul'un 1453 yılında Ortodoksların eğitimlerini kendi dillerinde yapabileceklerine dair bir ferman vermesinden sonra Fener semtinde bir okul kurularak eğitim ve öğretime başlandı. Zaman içinde patrikhane Akademisi ve Rum Mekteb-i Kebiri adlarını alan okula Osmanlılar geniş imkanlar sağladılar. Okul 1861'de klasik eğitim veren bir liseye dönüştü. Şimdiki görkemli binası 1881'de Mimar Konstantin Dimadis tarafından inşa edildi. Okulun arsası yine bu okul mezunu Moldovya Prensi Dimitri Kantemir tarafından bağışlanmıştır. Okul giriş ve üç kattan oluşan bir yapıya sahiptir. Kubbesi yerden 40 metre yüksekliğe sahip olup 3.020 metre kare kullanılabilir alana sahiptir. Kuş bakışı görünüşünün ise kartalı andırdığı söylenmektedir. Sizi seviyorum