Hollanda dersi…

Avrupa’nın ortasında yaşananlar tüyler ürpertti.

Avrupa’nın ortasında yaşananlar tüyler ürpertti. Almanya ile başlayan sonrasında Hollanda ile tırmanan Türkiye düşmanlığı, Avrupa’nın işine geldiğinde en temel değeri olan, ifade özgürlüğünü bile nasıl çiğnediğini gözler önüne serdi.
İster Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle Nazi kafası deyin, isterse Türkiye düşmanlığı…
Yaşananların bize gösterdiği en temel gerçek artık Türkiye ile daha fazla omuz omuza olmamız gerektiğidir. Çünkü gerçekten iş öyle bir noktaya geldi ki, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” sözü bir kez daha çok reel bir durum olarak önümüze çıktı.
Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile dün telefonda yaptığım görüşmede, yaşananların müzakere masasını etkileyip etkilemeyeceğini sordum.
Sayın Bakan bana , “Ortada müzakere masası diye bir şey yok. Dolayısıyla müzakerelere etkisi de söz konusu olmaz. Ancak şunu söyleyebilirim ki, Avrupa’da yaşanan bu Türkiye düşmanlığı en çok Güney’deki Enosisçileri mutlu etti. Artık şapkalarını önüne alıp akıllarını başlarına toplamaları çok zor” dedi. Bir diğer ifadeyle Enosisçilerin yaşananlar karşısında zil takıp oynadığını söyledi.
Sayın Bakan’a hak vermemek mümkün değil. Avrupa’da yükselen Türkiye düşmanlığından sonra bırakın Rumların Enosis kutlaması kararı için özür dilemesini, bu kararı uygulamaya sokmak için fırsat bile kollayacaklarını söyleyebiliriz.
Avrupa’da yaşanan son gelişmeleri anlamak için yakın tarihe göz gezdirmek lazım. İkinci dünya savaşından sonra kurulan NATO, Avrupa Birliği gibi örgütler sorgulanıyor.
İngiltere’deki Brexit sonrası Avrupa sarsıldı. BM, NATO hep soru işaretleriyle dolu. Çünkü günümüz dünyasında herkes kendi başına. Gemisini kurtaran kaptan.
Artık her ülke kendi meselesiyle ilgili. ABD seçimlerinde başkanlığı kazanan Trump’ın zaferinde de bu söylem etkili oldu.
Kısacası düşenin dostu artık yok.
Kimse kendi askerini, kendi canını başka bir ülke için tehlikeye atmak istemiyor. Bugün Rusya Ukrayna’ya girse, kimse elini kaldıracak durumda değil.
Bu zamanda her ülkenin iyi bir kaptana ihtiyacı var. Çünkü dünya tehlikeli bir konuma geldi. Bir gemi nasıl kaptan isterse, ülkelerde artık iyi bir lider istiyor.
Türkiye o lideri Recep Tayyip Erdoğan’la buldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan gücünü sadece memleket içinde değil, memleket dışında da gösterdi.
Erdoğan zaten çok güçlü olduğuna göre bu referandumun onun için yapıldığını söyleyenler boşa düşüyor. Bu referandum asıl Erdoğan sonrası dönem için, Türkiye’nin geleceği için yapılıyor.
Gelinen son noktada iki NATO ülkesi Türkiye ve Hollanda böyle karşı karşıya geliyorsa bu bizi düşündürmeli.
Düşmanınızı bilirsiniz. Ama dost sandıklarınız da her zaman dostunuz olmayabilir.
Türkiye’nin Erdoğan sonrasında da güçlü kaptanlar tarafından yönetilmesini istiyorsak 5-9 Nisan arasında sandığa gittiğimizde evet demeliyiz…
Hollanda’da yaşananlar bu gerçeği bir kez daha bize hatırlattı…
Bu haber 470 defa okunmuştur

:

:

:

: