Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı son “Hasta Avrupa” açıklamaları uzunca bir süredir düşündüğüm bu yazının da ilham kaynağı oldu…
Birinci dünya savaşı, Avrupa’da “hasta adam” olarak nitelenen Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu olmuştu.
Mustafa Kemal Atatürk, Birinci Dünya Savaşı sonunda ölmek üzere olan o hasta adamı kurtardı.
Kurduğu Türkiye Cumhuriyet ile yola devam etmesini sağladı.
İkinci Dünya Savaşı’nda ise bütün Avrupa, ‘Nazi Almanyası’nın pençesinde inlerken, İngiliz Başbakan Winston Churchil ortaya çıktı. Yaptığı liderlikle hem İngiltere’yi hem de tüm Avrupa’yı kurtaran isim oldu.
İkinci dünya savaşı sonrasında savaşlar, ekonomik savaşa döndü.
Bunun bir örneği de İngiltere’de Margaret Thatcher ile oldu. ‘Demir Leydi’ olarak tanınan Thatcher, Avrupa’nın ekonomik olarak hasta adamı olan İngiltere’nin, yeniden dirilişini sağladı. Çünkü İngiltere sömürgelerle ayakta duruyordu. İngiltere sömürgeleri kaybedince bir değişim yapmak zorunda kaldı. Thatcher bunun farkındaydı. İngiltere’de o değişimi yaptı.
Üstelik muhafakazar sağın lideri Thatcher öyle bir liderlik yaptı ki, İngiltere’de ondan sonra gelen isimler de Thatcher’in politikalarını izlemekten geri duramadı.
Siyasetin solunda olarak anılan Blair bile Thatcher’in sistemini devam ettirmek zorunda kaldı.
Diğer yandan Rusya’ya baktığımızda Mihail Gorbaçov duvarları yıktı. Perestroika (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) olarak uygulamaya koyduğu politikalarla Rusya’nın komünizmden kapitalizme geçişini sağladı. Daha sonra yaşanan sıkıntılar da Putin’in liderliğinde giderildi.
Avrupa’nın genelinde ise bir lider yoktu. Lider olmadığı için tüm Avrupa’daki devletler hep birlikte hareket etmek için bu birliği kurdu.
Türkiye’ye gelince, 2002’ye kadar ekonomik anlamda, Osmanlı’dan neredeyse bir asır sonra yeniden Avrupa’nın hasta adamı olmuştu.
70’lerde 70 sente muhtaç olan Türkiye Cumhuriyeti, 90’lar boyunca da birçok IMF anlaşmasına mecbur kalmıştı.
Erdoğan’ın ekonomik olarak yaptığı devrimle Türkiye, konumunu, seviyesini dünya üzerinde birçok millet tarafından kıskanılacak, imrenilecek bir noktaya yükseltti.
Şu an Ortadoğu’da Türkiye’nin izni olmadan kuş uçmuyor. Dünyanın en büyük havaalanından, en uzun köprüye, denizaltındaki geçitlerden, metro projelerine kadar peş peşe dünyada parmakla gösterilen projelere imza atılıyor.
Türkiye durmadan gelişiyor, kuvvetleniyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dediği gibi Türkiye artık o hasta adam değil, kuvveti adamdır. O yüzden Avrupa kıskanıyor. Türkiye artık durdurulamıyor.
Hasta adam haline gelen ülkelerin doktora, bir diğer ifadeyle lidere ihtiyacı vardır.
Atatürk, geçen yüzyılın başında hasta adam haline gelen ülkesini kurtardı.
Churchil, ikinci dünya savaşında yaptığı liderlikle sadece İngiltere’yi değil, tüm Avrupa kıtasını kurtardı.
Thatcher, ekonomik olarak hastalanan İngiltere’yi yeniden ayağa kaldıran lider oldu.
Gorbaçov, Rusya’yı kurtardı, Putin de onun açtığı yoldan devam etti.
Tayyip Erdoğan ise 2002’den sonra, Menderes’le başlayan Özal’la devam eden ama yarım kalan yürüyüşü devam ettirdi. Hatta zirveye taşıdı.
Şu an Türkiye’nin 2023, onun ötesinde 2073’e dahil planları var.
Ancak Avrupa’da durum tam tersi işliyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dediği gibi sadece tek bir ülke değil, bütün Avrupa yükselen ırkçı dalgayla hastalanmaya başlıyor.
Avrupa’yı o hastalıktan kim kurtaracak. Hastalığa çare olacak lider, bir diğer ifadeyle o doktor kim olacak. Göreceğiz.
Çünkü hastalık günden güne ilerliyor.
Avrupa ölümle pençeleşiyor…