Başlangıç ile bitiş arasındaki ince çizgi

Kıbrıs'ta ilk gazete ne zaman basıldı, bu günlere nasıl geldik, şimdi yayın hayatında kaç gazete var bu gazetelerin tirajı nedir, satılıyor mu?

Kıbrıs'ta ilk gazete ne zaman basıldı, bu günlere nasıl geldik, şimdi yayın hayatında kaç gazete var bu gazetelerin tirajı nedir, satılıyor mu?

Ülkemiz halkı gazete okuma tercihini hangi yönde kullanıyor diye araştırma verilerine pek ulaşamadım... Sadece 1878 tarihinden bu güne gelinceye kadar nerdeyse bir roman yazılacak bilgi var. Matbaadan bu yana Kıbrıs'ta çıkan gazeteler hakkında veri olduğunu görünce bu bilgilere sizlerin de ulaşabileceğini düşündüm. KKTC Enformasyon Dairesi sayfasında detaylı bilgileri gördüm… Gazetenin önemindeyim ve aldığım, gazetelerdeki haberler, yanında köşe yazılarını okur, yazarlarına mutlaka bakarım.

Her ailenin evine en az bir gazete alması gerektiğine inanırım. İçimden iki gazete demek geçse de karşımdakinin ayda maliyeti bu kadar diye itiraz edebileceğini de aklımdan geçiriyorum.

Eskiden köylerde Kahveci, aldığı gazeteleri masa üzerine koyar, sabah kahvesine gelenler erken saatlerde gazeteleri okuyanlar olurdu. Eski yıllarda bizde eve iki gazete alırdık, birisi Bozkurt gazetesi idi. Babam ise bütün gazeteleri okumak adına Kardeş Ocağına gidiyordu. Belki de haberlerin kritiğinin yapıldığı yer olduğu için… O yol üzerinde, Zühre Kuaför Salonu, Fuat Celalettin Diş Kliniği bir de anımsadığım kadar Dr. Turan Korun kliniği vardı. Bizler kuaförden çıkınca, “İşte babam; Nazım bey ile…” diyerek gazeteleri okuyanları o büyük yenidünya ağacı altında, hasır sandalyelerde otururken görürdük.

Nazım bey öğretmenler bankası (kooperatif ) kurucularından olan esprili bir büyüğümüz idi. Kardeş Ocağı ise o zamanların deyişi ile okumuşların gittiği, üstelik üye aidatı olan bir yer… Bizler ise annem Zühre’de saçlarını perma yaptırırken Ses ve Hayat Mecmualarının sayfalarına büyük bir hayranlık ile bakanlar oluyorduk. Lefkoşa'da Türkiye gazete ve mecmualarının genel bayii Hazım Remzi Ltd. idi. Saray Otelin hemen altındaki dükkânlarında her gazetenin satılırken, köylere gönderildiği merkezde orasıydı. Ayni zamanda o zamanın daktilo, fotokopi makinelerinin satıldığı Türkiye’de çok revaçta olan ve Kıbrıs'tan alınan Van Heusen naylon erkek gömleklerinin satıldığı dükkan... Türkiye gazeteleri dahil Tom Mixs Teksas kitaplarını da alıp okuyan çocuklardık… Akbaba dergisi eve alınan, parası aylık peşin ödenen mizah dergimizdi. Şimdilerde çoğu ailenin mali gücünün bir gazete alımı ile sınırlı olduğu gerçeği açıktır. Tek çare kalıyor internet ortamından, yazarlara ve haberlere günün her saatinde 7/24 ulaşabilmenin rahatlığı ile okumak...

Televizyonlardan gazete özetlerini dinlemek, oradaki yorumculardan kendi izah tarzları ile oluşturdukları algıda buluşmak… Çoğu zaman da ayni fikirde olamamak... Sanırım bu sanal ortamda sosyal medyayı iyi kullananlar olsun veya olmasın ortak olarak genelde yaptıkları her gün rutin sabah saat 7.00 den itibaren KKTC yerel televizyonlarının seyredildiğidir. Gazete özetlerini veren televizyon kanalları, programlarında günlük haberleri, manşetleri, spor sayfalarını okuyarak özetlerken spikerin haberleri kendilerince, yorumladıkları, ayrı, üzerinde durulması gereken bir konu… Neyse bunu elbette televizyon sahiplerinin bilgisi dâhilinde yaptıkları söylenmektedir. Belki de gerek televizyonda, gerekse araçlarında görevlerine gidenler, yolda, araç radyolarından, gazete özetlerini dinledikleri için, halkımız gazete satın almıyor... Bu konuda halkın kanaati zaten gazete başlıkları ve haberleri dinliyoruz. Gazete almamıza ne gerek var şeklindedir. Halbuki Günlük bir gazeteyi elinize almak, sayfalarını açmak, o matbaa mürekkebinin kokusunu hissetmek, bu hissedişte belki de alerjik olarak hapşırmak gibi insanı rahatlatan, okuduğunu iyice hazmetmek gibi, bir başka keyif yok.

Ailenin eve gazete almasının ayrı bir kültür olduğuna inananlardanım. Savunanlardanım. Bu çocuklarımıza öğreteceğimiz en güzel alışkanlıktır diye de düşünüyorum. Bizler ilkokula giderken, her günkü rutin ödevimiz gazeteden bir haber küpürü kesip beyaz kağıda ki buna da imtihan kâğıdı deniyordu, üzerine adımızı yazarak öğretmenimize vermekti. Sınıfta okunan haberlerden her çocuğun belki de, hangi habere ilgi duyduğu keşfediliyordu. Sosyal Bilgiler dersinde haberin doğruluğu veya yanlışlığı da, çocuk beyni ile tartıştırılıyordu. Gazete konusunda, her eve bir gazete alınması, günümüzde gazete kağıdı üzerinden okunması kültürünün yeniden yaygınlaştırılması gerekecektir. Bu ise yazılı basında daha dikkat edilmesi gereken, kaliteli yayınların önünü açacaktır. Gazetenin tirajı okuyucuya ulaşması, aynı zamanda basın konusunda uğraş veren, her kademedeki emekçinin de teşvikçisi olacağı gibi, yazılı basının, mali sıkıntılarında çare olacaktır.
Bu haber 1802 defa okunmuştur

:

:

:

: