Son bir umut 16 Nisan’daki referandumda ‘hayır’ çıkmasını bekleyen Türkiye düşmanlarının, Türk halkının verdiği ‘evet’ kararına elbete bir cevabı olacaktı.
Ve beklenen o cevap dün geldi. Türkiye’ye yönelik yeni bir siyasi operasyonla karşı karşıyayız.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türkiye’nin yeniden denetim sürecine alınması da bu operasyonun işaret fişeğidir.
1996 yılında denetime alınan Türkiye, AK Parti’nin iktidara gelişinin ardından 2004’te denetimden çıkarılmıştı. Şimdi Türkiye yeniden o sarmalın içine alınıyor.
Peki neden?
2013’ten bu yana olağanüstü badireler atlatan Türkiye demokrasisinde ne oldu da biz yeniden incelemeye alındık.
Gezi’deki ayaklanma provası başarılı olsa sağlıklı bir demokrasi mi olacaktık?
17 Aralık’taki yargı darbesiyle hükümet devrilse güçlü bir demokrasi mi olacaktık?
15 Temmuz’da hükümeti devirmeye çalışan, milletin üzerine bomba yağdıran hainlere geçit verilse, toleranslı davranılsa, daha mı gelişmiş demokrasiye sahip olacaktık?
Ya da Türkiye OHAL ilan edip, bu hainlerin devleti eline geçirme planlarına karşı kendini savunmaya geçmese dünyaya daha mı şirin gözükecekti?
Bu soruların cevabı hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde çok nettir.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yapılan oylamada denetim kararı için 113 üye kabul, 45 üye ret oyu verirken, 12 üye çekimser kaldı.
Denetleme komitesi, Türkiye’nin 2018’e kadar denetim sürecine alınmasını öngörüyor.
Bu karara gerekçe olarak OHAL’ın devam etmesi ve yayımlanan kanun hükmünde kararnameler gerekçe gösterildi.
Kısaca bir devletin kendisini ele geçirmek isteyenlere karşı gösterdiği refleks, sakıncalı bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın karara ilişkin yaptığı “Türkiye düşmanı çevrelerin siyasi operasyonu” değerlendirmesini aslında biz çok önceden öngörmüştük.
Çünkü Gezi Parkı olaylarından umduğunu alamayan, 17 Aralık’ta başarısızlığa uğrayan, 15 Temmuz’da püskürtülen Türkiye düşmanlarının, 16 Nisan referandumunda nasıl “hayır” çıkması için seferber olduklarını gördük.
Hatta bu evet kararının ardından yeni bir hamlenin de geleceğini her defasında yazıp çizdik, anlattık.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin bu kararını da öyle okuyoruz.
Karar tasarısındaki maddelerin Türkiye'nin aleyhine değiştirilmesi yönünde önerge veren üyeler arasında terör örgütü PKK ile ilişkisi olduğu açıkça bilinen Danimarkalı, Alman ve İsveçli isimlerin de yer alması bir başka önemli gerçek olarak karşımızda duruyor.
Bir diğer tarafta ise bütün bu operasyonlara inat Türkiye’de çökmesi beklenen Borsa İstanbul’da endeks dün 94 bin 610 puanla tüm zamanların rekorunu kırdı.
Dolar ise onca operasyona rağmen 3.60’ın altında kaldı, yerinden bile kıpırdayamadı.
Neden?
Çünkü artık karşılarında aldıkları bir siyasi kararla yıkabilecekleri, alt üst edebilecekleri bir Türkiye yok.
O, eski Türkiye idi.
Şimdi yeni Türkiye var.
16 Nisan’da evet kararıyla temeli atılan Yeni Türkiye, düşmanlarının her hamlesini savuşturacak güçtedir.
Yeter ki, bu düşmanca tutumlara karşı birlik ve beraberlikten ödün verilmesin…