Her meslek onurludur – Salahattin Pınar’ın anısına…

“Nereden sevdim o zalim kadını? Bana zehir etti hayatın tadını… Söylemem sormayın asla adını… Bana zehir etti hayatın tadını…”

“Nereden sevdim o zalim kadını? Bana zehir etti hayatın tadını… Söylemem sormayın asla adını… Bana zehir etti hayatın tadını…” Bu şarkının bestesi Salahattin Pınar'a ait.. Müzik ile ilgim şu anda dinlemek… Genelde Televizyonda, TGRT Müzik kanalı yanında ,Yerel radyolarımızın Türk Sanat müziği kanalları, uzun araba yolculuklarında tercihim ..

Yukarıda bir dörtlüğünü verdiğim şarkı ile Şarkılar Seni Söyler Huysuz ve Tatlı kadın şarkısının ne şartlarda hangi hikâye sonucunda yazıldığını, hangi kadın için sevda acısının çekildiğini, büyük bir merakla okudum. Zaten her bestekârın arkasında bir ilhamın olduğu gerçeği de yok değil…

Selahattin Pınar 1900'lü yıllarda doğmuş bir bestekâr… Babası, Denizli Milletvekili Sadık Bey, annesi ise güzel ud çalan İsmet hanımdır... Selahattin Pınar Saros ve Edirne'de eğitim almıştır. Okumaya pek hevesi yoktur. Hatta bir yemekte babası oğlunun yanında, arkadaşları tarafından kendisine sorulan, “oğlunuz ne olacak” sorusuna 'oğlum çalgıcı olacak' diye cevap vermiştir. Selahattin Pınar babasına itiraz etmiş; “çalgıcı değil sanatkâr olacağım” demiştir. Evden temelli ayrılacağı sırada Selahattin Pınar ortaya şu sözleri söylemiştir ' babacığım bir gün gelecek benim adım ile anılacaksın' demiştir.. Babası bu söz üzerine gaz lambasını oğlunun üzerine attığında, evde çıkan yangının zorla söndürüldüğü söyleniyor.

Nokta konmuştur, artık eve dönüş yoktur. Zorlu hayat koşullarında müzik dersleri alan Selahattin Pınar daha sonra, tambur çalmayı da öğrenir. Eserlilerine söz seçmekte çok titiz davranıyordu. Kendi anlayışı ile bestelerini yaptı. Geçimi artık İstanbul sahneleriydi.

Gazi Mustafa Kemal'in huzuruna çağırıldı. Seslendirdiği şarkı;
“Anladım sevmeyeceksin beni sen Nazlı Çiçek…
Hasta gönlüm yine hicranını yalnız çekecek.
Bil ki ruhum seni çılgınca severek ölecek.
Yine sensiz beni bir lahza şifâyâb edecek”

”Mustafa Kemal bu şarkıyı dinledikten sonra Selahattin Pınar'a; “bu madeni sazı değiştirin bunda bizim ananevi tamburumuzun hassasiyeti yoktur” dediği günden sonra saz kullanmamıştır. Florya Köşkü'nde Atatürk huzurunda eserlerini icra ederken 'Gel Gitme Kadın' şarkısının bir yerinde geçen 'Karşında Esirim Bana Düşman Gibi Bakma 'sözlerini ifade ederken Mustafa Kemal'in çok üzüldüğünü, duygulandığını ve masayı terk ettiği bilgileri vardır.

' Bir Bahar Akşamı ' bestesindeki gibi karşılaştığı Afife Jale'yi tanıyan onu çok seven Selahattin Pınar bundan sonra şarkılarını hep Afife Jale ye ithafen yazdığı söylenmektedir. Afife Jale tiyatronun ilk Müslüman kadını olarak çok güzel bir kadındı. Pınar, Afife ile evlendi. Afife’nin alıştığı uyuşturucu bağımlılığın esaretinden kurtulamayacağı gerçeği vardır Pınar'ın… Bu arada melankolik besteleri, müzik eserleri inanılmaz derecede dinlenilir olur. Daha sonra Afife Jale' den ayrılır.

Selahattin Pınar son derece modern giyinen bir kişiydi. 800 adet kravatı vardı. “Bestelerimi eleştirebilirsiniz ama kravatımı asla” diyordu. Aşkının esiri olan Pınar müdavimi olduğu Todori meyhanesinde bir akşam masayı donatıp, rakısını yudumlarken 1960 yılında masa başında vefat etmiştir. Selahattin Pınar'ın vasiyeti ise her yıl mezarıma bir şişe rakı dökün diye olduğunu da ifade ediliyor.

Türk Sanat Müziği sevenlerin gönlünde hoş bir seda bırakan Selahattin Pınar, elbette eserleri ile unutulmayalar arasında olacaktır. Bu hikâyede önemli olan kanaatimce en önemli konu baba ile oğul arasındaki tartışmadır. Aileler çocukları üzerine baskı kurarken çocuklarının eğitimde, meslek seçimlerinde onların tercihlerini dikkate almalıdır. Çocuklarının tercihlerinde sınırlı serbestîye hakkını kullanırken meslekler hakkında rencide edici sözler sarf etmemelidirler. Hayat uzun bir süreç değildir. Her mesleğin kendine göre bir onuru vardır. Yeter ki yaşamak nasip olsun..
Bu haber 1703 defa okunmuştur

:

:

:

: