Anastasiades yine bombayı patlattı; Kıbrıs sorununu çözmek için Cenevre’ye gidelim ve çözene kadar orada kalalım dedi. Cumhurbaşkanımız da Cenevre’ye gidilmesinde kararlı! Bu durumda her ikisinin de yeni emeklilik yer belli oldu; Cenevre!
Belli oldu zira; içinde bulunduğumuz bu tıkanmış Müzakere sürecinde ne görüşme metodunda anlaşılabildi, ne de müzakerelere bir zaman sınırı belirlenebildi.
Halbuki Şubat 2014 ortak açıklamasında, 'yapılandırılmış ve sonuç alıcı' bir müzakere yapılması gerekir cümlesi vardır. Biz ise değil sonuç almak, yapılandırmayı (metedolojiyi) bile belirleyebiliyoruz.
Anastasiadis ikinci bombayı önce Güvenlik Garantilerde ve Toprak başlıklarında anlaşalım, daha sonra diğer başlıklara geçelim diyor. Malum Kıbrıs Türk tarafı için Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı altındaki siyasal eştliğimizin tesis edilmesi önemli. Anastasiades'in bu önerisi de yine Ortak açıklamanın ruhuna aykırı. Zira açıklamada 'Tüm konular (6 başlık) masada olacak ve birbirleriyle bağlantılı olarak görüşülecek' maddesi bulunmaktaydı.
Ocak ayındaki Cenevre toplantısında Sn. Akıncı ile başlayan müzakere sürecinde bir kez daha çözüm isteyen tarafın biz olduğunu BM'ye gösterdik. Hatta daha da öteye giderek, Kıbrıs Rum tarafının beklemediği takribi %8 oranındaki topraklarımızı hiç bir karşılığı olmadan Cenevre konferansının toplanması uğruna verdik. Konferans yapıldı ve aynı gün çöktü! Sonuçta BM kasasına kilitlenen %8 karşılığında ne mülkiyette kriterleri belirleyebildik, ne garantilerde anlaşabildik ne de dönüşümlü başkanlığı alabildik. Cenevre Tam bir fiyasko!
Anastasiadis bu ikinci Cenevre hamlesinde yeni bir fiyasko yaratmak için stratejisini belirledi bile...
Önce güvenlik ve garantiler görüşülecek, bu başlıklarda anlaşırsak (ki Rum tarafına göre Türkiye askeri ve müdahale hakkı kesinlikle kabul edilemez) ve daha sonra toprak başlığında anlaşırsak (yani bize kalacak toprağı %29.2'den 28.2'ye çekecek), bu iki başlıkta anlaştıktan sonra Yönetim başlığı altında siyasi eşitliği, dönüşümlü başkanlığı, AB brincil hukukunu konuşuruz ve çözene kadar kalırım diyor. Ama önce toprakta ve garanti konusunda taviz istiyor.
Şimdiden ikinci kez yine aldatıldık, Rumlar bizi hayal kırıklığına uğrattı dememek için uyarması bizden!
Öte yandan, Cenevre’ye gidilememesi ve veya gidilipte anlaşılmaması halinde, iş bu Müzakere süreci ile ilgili bir rapor ısdar edip süreci nihayetlendirmesi konusunda BM’yi ikna edebilmiş isek, bu başarımız olacaktır. Ama bu şartlarda ille de Cenevre diyorsanız, size iyi emeklilikler!