BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lider Anastasiadis arasında günlerdir sürdürdüğü mekik diplomasisi sonuç vermeye başladı.
Sonuç dediysem bir çözümden değil, Cenevre'de garantör ülkeler ve AB'nin de katıldığı bir çoklu konferanstan söz ediyorum.
BM Temsilcisi Eide dünkü görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, her iki liderin de soruna çözüm bulunması yönündeki kararlılığı ve bunu Cenevre'ye taşıma isteği olduğunu söyledi.
Ancak bu açıklamada her iki liderin Cenevre Konferansı'nda izlenecek yöntem konusunda birbirinden çok uzak fikirlere sahip olduklarını da gizlemedi.
Günlerdir yürüttüğü mekik diplomasisine ilişkin bilgi veren Eide, derine indikçe işlerin daha da zorlaştığını açık açık itiraf etti.
Mekik diplomasisinin esasa yönelik değil, Haziran'da bir Cenevre toplantısı olup olmayacağını belirlemek adına yapıldığını söyleyen Eide'nin sözleri, bir gerçeği bizlere açıkça gösteriyor.
Bu gerçek, Cenevre öncesi hala iki kesimin de birbirine neredeyse milyonlarca mil uzak olduğu gerçeğidir.
Rum lider Anastasiadis'in toplantıya güvenlik ve garantilerden başlama isteği, daha sonra toprağa geçelim, diğerlerini en sona bırakalım önerisi, iki toplumun birbirine ne kadar uzak olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.
Kıbrıs Türk halkının kendini güvende hissetmek için olmazsa olmaz saydığı Türk askerinin adadaki varlığı tartışma konusu dahi yapılamaz.
Asker sayısını konuşmayı kabul eden Ankara'nın da 'Türk askeri tamamen çekilsin' diyenlere, adadaki İngiliz askeri üsleriyle ilgili ne düşündüğünü sormak en tabii hakkıdır.
Siyasal eşitlik ve dönüşümlü başkanlık meselesine gelince, Rum tarafının buna bize bir lütuf veriyor gibi yaklaşması kabul edilemez.
Tüm bu yaklaşımlar ortadayken ne yazık ki Cenevre'den bir sonuç çıkması mümkün görünmüyor. Yine muhtemelen taraflar Cenevre'de sadece kendi pozisyonlarına işaret edecektir.
Dolayısıyla siz siz olun, 'Cenevre'ye fazla bel bağlamayın' derim ben...