Hafta başı, Yayla Köyünde, bir TV kanalının, canlı programı yayınlandı.
Kamuoyunun da bilgisinde olan, söz konusu köyde, kanser vakalarının artış göstermesi idi.
Nerede ise, hiç bir ev kalmadı ki, kanserden ölen olmasın.
Bu, Akdeniz köyüne de, sıçramış durumda.
Kanser vakaları, ülkemizde, ciddi oranda artış göstermektedir.
Fakat Yayla köyündeki artış, ciddi boyutta.
Canlı programda, ağırlıklı olarak kanserin konuşulacağı, önceden tahmin edilmekte iken. Programa katılan siyasiler, buna odaklanacaklarına, sanki seçim varmış gibi, programı bir seçim kampanyasına dönüştürdüler.
Belediye Başkanı, yapacağı projeleri anlattı.
Muhtar, Hükümetin köye yaptığı yatırımlardan, bahsetti.
İktidar Milletvekilleri ile muhalefeti temsilen, orada olan Milletvekilleri ve temsilcileri de, bu kervana katıldılar.
Yollardan, bahsedildi.
Gençlere arsa verilmesi, konuşuldu.
Tarım için, gelecek sulama suyunun, neden köye akmadığı, tartışıldı.
Evi yıkılan bir ailenin, yardım istemesine rağmen, Belediye yetkililerinin, ilgisizliği, ortaya konuldu.
Fakat.
İnsanları alıp götüren, kanser üzerinde, gerektiği kadar durulmadı.
Kanser olayına, siyasiler odaklanmadı.
Partilerinin, sadece, propagandası yapıldı.
Programda, ben de söz alarak, kısa bir konuşma yaptım ve siyasilere, sebze ve meyvelerin denetimini yapacak “ Hal Yasa Tasarısının “ neden hala daha, geçirilmediğini sordum.
Kanser vakası üzerinde, odaklanılmadığını dile getirdim.
İktidar ve muhalefetin siyasileri, seçilmişleri “ Hal Yasa Tasarısının” geçirilmediğinden, konuşmalarında, onlar da şikayetçi oldular.
Meclisten, bu tasarının geçirilmesini istediler.
Muhalefetin, bu isteğini anlamak mümkün.
Tabii, Ana Muhalefet, iktidarda olduğu dönemde, Hükümet programına almasına rağmen. Hal Yasasını, Meclisten geçirmemişti.
Şimdi, aynı durum, siyasal iktidarın önünde durmakta.
Bir türlü, Hal Yasası, Meclis Genel Kuruluna gelmemektedir.
İnsanlarımız, denetimsiz gıdaları yemeye devam etmektedirler.
Bunu, tarım ilaçlarına dayandıran siyasiler. Bu tasarının, ivedilikle, behemehal geçirilmesini sağlamalıdırlar.
Aksi halde, halk indinde, inandırıcı olamazlar.
Ülkede kanser, bir olgu.
Siyaset Kurumu, bunun üzerine ciddiyetle gitmek zorunda.
Sadece, siyasiler, kanserden, hayatlarını kaybeden insanlarımızın, cenazelerine gitmekle, siyasi rant, elde ettiklerini zannederlerse. Büyük yanılgı içerisindedirler.
Halk, her şeyi görüyor duyuyor.
Yayla halkı, o akşamki program için “ havanda su dövüldüğü “ kanısında.
Hani, haksız da değiller.
Köy halkının büyük bir çoğunluğu, kanserle ilgili olarak. Siyasi idarenin, yeteri kadar konuya eğildiğine inanmıyor.
İdareye karşı, büyük bir güvensizlik içinde.
Halk ile siyasi idare arasında, büyük bir güven bunalımı var.
Bu nedenle Köy halkı, köy sorunlarının üzerine gitmek ve çözüm bulmak için bir Dernek kurdular.
Başta kanser olayı olmak üzere, köy sorunlarına eğilmeye başlamak üzereler.
Köy halkında, hastalıkla ilgili olarak, büyük bir gelecek endişesi görülmektedir.
Siyaset kurumu, ivedilikle, bu konunun üzerine gitmelidir.
Kaynağına, inmelidir.
Köy sakinleri, ciddi olarak konuyla ilgili siyaset kurumunun, konunun üzerine odaklanmasını beklemektedir.
Konu çok ciddi ve ivedi.
Köylüye, yol, su, arsa vs. sunmanın anlamı da pek kalmamıştır.
Bunlar, yaşamın vazgeçilmezleri. Doğru.
Fakat, yaşam olmazsa, bunların ne kıymeti kalır?