Türkiye’nin TPAO Barbaros Hayrettin Paşa gemisi ile Gazimağusa açıklarında başlattığı arama faaliyetleri dün bambaşka bir boyut kazandı.
Dün Ercan’a inen Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’la birlikte bindikleri askeri helikopterle Barbaros Hayrettin Paşa gemisine hareket etti. Gemide personelle birlikte iftar yapan Bakan Albayrak’ın açıklamaları, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesinde daha etkin aramalar başlatacağını duyuruyordu.
Nitekim, “Yıl sonunda kadar Akdeniz’de ilk kuyumuzu açmış olacağız” diyen Türkiye Enerji Bakanı Albayrak’ın mesajları, eminim Rum basınında yarın geniş yer bulacaktır.
İki bakanın Barbaros gemisinde yaptıkları iftar, Güney’e Akdeniz’de meydanın boş olmadığını göstermek adına önemlidir.
Rum lider Anastasiadis’in tüm uyarılara rağmen Akdeniz’de başlattığı başına buyruk arama ve sondaj faaliyetlerine, Türkiye de bir karşılık vermeliydi.
Barbaros gemisine Rum tarafından yapılan “İhlal” uyarısına mehter marşı çalınarak verilen yanıttan sonra ikinci yanıt da dün akşam Bakan Sunat Atun’la birlikte verilen iftarla oldu.
İki ülkenin tek vücut halinde Akdeniz’de ayrılmaz bir bütün olduğunu göstermesi, anlamlıydı.
Enerji denkleminde KKTC ve Türkiye’yi oyun dışında bırakmak için bütün gücüyle çok uluslu şirketlerle anlaşmalar imzalayan Rumların, bu sondaj çalışmalarından elbette hoşnut olması beklenemez.
Nihai hedefin Türkiye ile KKTC arasında elekrik taşıyacak kablo projesinin engellenmesi olduğu da açıkça bellidir.
Ancak Rumların elbette buna güçleri yetmez. Bu yüzden Akdeniz’de bilek güreşine girmekten çok, uluslararası arenada Türkiye’nin egemenlik alanını ihlal ettiği gibi bir söyleme başvurarak taraftar toplamaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da bu yönde yaptığı uyarıları dinlemekten çok tehdit olarak algılayan Rumlar, arama ve sondaj faaliyetlerine devam ettiği sürece Türkiye bir adım önde olmaktan çekinmeyecektir.
O yüzden bir değil bin Cenevre de olsa, karşılıklı restleşmelere yol açabilecek bu adımlardan vazgeçilmediği sürece müzakerelerden sonuç alabilmek imkansız.
Anlaşma için önce adanın çevresindeki doğal zenginliklerin iki halkın ortak zenginliği olduğunu kabul etmeliler. Aksi halde Cenevre yolculuğu, turistik bir geziden ileriye gidemez…