Özrü kabahatinden büyük

Nükte deyip geçmeyin hayatın yaşanmış veya efsaneleşmiş hikayelerinde çok konuya örnek teşkil edecek ima yolu ile yön veren hususlar vardır.

Nükte deyip geçmeyin hayatın yaşanmış veya efsaneleşmiş hikayelerinde çok konuya örnek teşkil edecek ima yolu ile yön veren hususlar vardır. Zamanımızda kişilerin çevresinde İncili Çavuş gibileri çok ama onun gibi akıllısı var mı? Ona da siz karar verin... Hele Kıbrıs meselesinde ters yüz olmuş Rum anlayışı olduktan sonra ve akılları çorba gibi karıştıran Rum taktikleri varken... Ve kabulü mümkün değilken... İşte tam zamanı deyip İncili'yi bu anlatımla yine bu yazımda sizlerle beraber bırakıyorum.

Gündemden uzak gündeme yakın hikayeye gelince; Bir gün İncili Çavuş zamanın padişahına kırılır. Ortalıktan kaybolur. Her yerde aranmasına rağmen, bir türlü bulunamaz. Padişahın kendisinin nükteli sözlerine ve sohbetine ihtiyacı vardır ama İncili ortalarda görünmez. Padişah adamlarına İncili’yi bulmalarını emreder. Ama ne mümkün İncili bulunamaz. Padişah İncili’yi kendi yöntemi ile bulmaya çalışır. Aklına bir formül gelir. Bir altın saban ile bir de altın boyunduruk yaptırır, şehrin en işlek yerine koyar, başına da iki adam koyup “Altından yapılmış bu saban ve boyunduruğa halkın fiyat belirlemesini sağlayın. Kim buna fiyat belirlerse onu yakalayın. O ya İncilidir ya da onun yerini bilen biridir” der. Onlar orada dura dursun bizim İncili ormandaki yörük çadırında yayık yaymaya devam eder. Ve çarşıya yağ peynir satmaya gidip gelen Yörük ağasına “Çarşıda ne var ne yok?” diye sorarmış? Ağa o gün “Çarşının tam ortasına bir altın saban ile altın boyunduruk koymuşlar fiyat biçin diyorlar. Onun fiyatı mı biçilir değil mi ağam?” demiş. Bunu duyan İncili ertesi sabah çarşıya hazırlanan ağasına “Ağa bugün o çarşıdaki saban ile boyunduruk olan yere var, deki Nisan ayı yağar da Mayıs ayı öğünürse bu altın saban ile altın boyunduruğun kıymeti biçilmez. Ama Nisan ayı yağmur yağıp da Mayıs ayı öğünmezse padişah efendi bunları kırsın kırsın başına çalsın. Allah vermek istemezse alet altın olmuş ağaç olmuş neye yarar, deyiver” demiş. Ağa da “Oğlum ben bunları nasıl diyeyim. Beni asarlar deyince, sen korkma onların fiyatı odur onlar memnun olurlar”, diye de ilave etmiş... Zavallı Yörük, bacağında kocaman şalvarı başında külahı ayağında çarığıyla çarşıda o aletlerin yanına varır; “Çekilin ben bunlara fiyat biçeceğim” der. Hemen çekilirler ve Yörüğü dikkatle dinlemeye başlarlar. “Arkadaşlar” der Yörük, “Nisan yağar Mayıs övünürse bu altın saban ile altın boyunduruğun kıymeti biçilmez, Nisan yağıp Mayıs ayı öğünmezse padişah bunları alsın da kırıp başına çalsın. Deyiverince apar topar yakalanır ve padişahın huzuruna çıkarılır. Devletlûmuz sizin altın aletlere bu şahıs fiyat biçti çok da acılı konuştu. “İncili Çavuş bu mudur?” deyince Padişah, “Bu değildir ama bu İncili Çavuş’un nerede olduğunu bilir” der. Biraz korkutulup sıkıştırılan Yörük Efendi “Benim çadırda bir çırak var o ‘bunların pahası budur’ dedi, ben de söyledim” der. Padişahın adamları hemen gidip çadırdan İncili Çavuşu alıp saraya getirirler huzura çıkarırlar. Padişah İnciliye “Ne oldu İncili saraydan neden kaçtın, çok mu sıkıldın? Diye sorar. “Padişahım seni sevmekten bıktım onun için saraydan uzaklaştım” deyince Padişah “İncili sana ceza verecektim, sonra vazgeçtim. Sen biraz zalimsin ama bana da çok lazımsın, ancak seni bir şartla af edeceğim” der. “Nedir padişahım?” diye sorar İncili “Sen bir kabahat işleyeceksin ve akabinde özür dileyeceksin, özrün kabahatinden daha kötü olacak, seni belki o zaman affederim” der Saray bahçesinde biraz oturduktan sonra saraya çıkmak üzere hareket ederler. İncili elinde bir fener önde padişah, merdivenlerde yürürken tam merdivenin orta yerinde İncili elindeki kandili söndürür ve döner padişahı, öper. Bir de oh çeker. Padişah “Bre küstah sen ne yaptığını sanıyorsun” deyince “Af edersin devletlûm seni Hanım Sultan zannettim” diye cevap verir ve Padişahın söylediği gibi özrü kabahatinden büyük ve kötü olur ancak padişah onu affeder... Ne demişler, nükte; konuşmanın yemeği değil tuzudur...

Bu haber 1947 defa okunmuştur

:

:

:

: