Ecevit’i anarken onu düşünmek

Dün, Bağımsızlık ve Özgürlük Bayramımız olan 20 Temmuz’u kutladık.

Dün, Bağımsızlık ve Özgürlük Bayramımız olan 20 Temmuz’u kutladık.
Barış Harekatının Başbakanı, Rahmetli Ecevit’in heykeline, kutlama töreninde gidilmediği için. Muharip Derneklerimiz, yıl dönümü olan 20 Temmuzdan bir gün önce, 19 Temmuz sabahı saat 09.00 ‘da Ortaköydeki heykelinde anma töreni yaptılar.
Etkinlik organizasyonu, biraz cılız olsa gerek ki, anmaya gelenlerin sayısı beklediğimin altında oldu.
Ben eminim ki, Ada’nın her yanına anma töreninin yapılacağı duyurulsa idi. Beklenenin üzerinde de kalabalık gelirdi.
Gelen tanıdıklarla, sohbet ediyorum.
Devleti yönetenlerden, şikayet, sitem!
Nedeni, 20 Temmuz tören programına Ecevit’in alınmaması.
Yanıma, çok eski bir dost geldi.
O yılları, anlattı.
Biz, dedi.
“ O adam sayesinde, bu günlere geldik.
Tüm makam sahipleri, işverenler, velhasıl herkes, onun başlattığı Harekat ile bu seviyelere geldiler.”
Yanımızdakiler başları ile veya konuşarak, onay verdiler.
Ölümünden bu yana, Hükümet olanlara sitem ettiler.
Heykelin, bize bakan yüzüne dizilip, anma törenine geçtik.
İstiklal marşı ve şehitler için anma seremonisinden sonra, görevli Dernek Başkanları, birer kısa konuşma yaptılar. Onlar konuşmalarını yaparken, 1970 ‘li yılları hatırladım.
O yıllar, dağlara taşlara “ Umudumuz Karaoğlan. Halkçı Ecevit “ yazılıyordu.
O yılları, düşünüyorum.
Daha da gerisine gidiyorum.
1960 ‘lı yıllar.
Türkiye’ye, onun Çalışma Bakanlığı döneminde işçilere getirilen haklar.
Kurucu Mecliste, Anayasa çalışmalarına sağladığı katkı.
1972, Genel Başkan oluşu.
1973, Başbakan koltuğuna oturuşu.
Türkiye’nin, ulusal çıkarlarını dışa karşı koruma yılları.
Haşhaş ekim yasağını, ABD ‘ye karşın kaldırması.
ABD ‘ ye ve Avrupa’ya karşı, Kıbrıs Barış Harekatının yapılması.
Ulusal çıkarlar için çalıştığından dolayı, yabancı ve işbirlikçi sermayenin. Hükümetine karşı yazılı ilanlarla başlattığı, yıpranma yılları.
Muhalefete, düşüşü.
Türkiye’de, Milliyetçi Cephe Hükümetleri.
1980 de, Kenan Evren’in, ABD destekli darbesi.
Siyasal partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve son aşama olarak da, TBMM ‘ nin kapatılması. Yasaklı yıllar.
Demokrasi savaşımı.
Ardından, hapislik ayları.
On yıl sonra, Denetimli Demokrasiye geçiş.
Tekrar, siyaset hayatı.
DSP’nin Genel Başkanı olduğu, 90 ‘lı yıllar.
Genel Seçimler.
DSP’nin birinci parti olması. İkinci Başbakanlık yılları.
S. 300 krizi.
Savaşa ramak kalan, saatler.
Kıbrıs için, AB ile ters düşen yıllar.
Hep bunları, anımsadım.
En son da, şu günlerde sözde münhasır alanlarda yapılan sondajlar aklıma geldi.
Onun döneminde de, böyle girişimler olmuştu.
Sonuca gidilememişti.
Şimdi olsaydı, durum ne olurdu? Diye de kendi kendime, sorguladım.
Dün, 20 Temmuzu kutladık.
20 Temmuz 1974. Kıbrıs Türkünün, yeniden hayat bulması. Hayata yeniden doğması demek.
O zamanın Hükümetine, Koalisyonu oluşturan her iki partinin vekillerine. Bu karara, en büyük desteği veren, Demokrat Parti Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli’ye. Koalisyon Hükümetinin Başbakanı Ecevit ve küçük ortak, MSP’nin Genel Başkanı ve Başbakan Yrd. Necmettin Erbakan’a. Kahraman Mücahit ve Mehmetçiklere. Sabır ve metanetle direnen, Kıbrıs Türk Halkına, binlerce şükran.
Yıllarca, bunun zeminini hazırlayan, Dr. Küçük, Osman Örek ve Rauf Denktaş’a da, aynı duygularla, minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Tümüne, Tanrıdan Rahmet diliyorum.
Hürriyet Bayramımız, kutlu ve mutlu olsun.
Egemenliğimiz, daim olsun.
Bu haber 3822 defa okunmuştur

:

:

:

: