Arazi peşkeşleri, ihalesiz hizmet alımı, bet ofisi olayı, rüşvet teklif ettiler, benden Bakanın makam odasında para istediler mevzuları hepsi ama hepsi Kıbrıs sorunu vesile edilerek gündemden kopartıldı.
Hal böyle olunca Serdar Bey ve Tahsin Beylere gün doğdu.
Boyuna Kıbrıs sürecini yorumlayıp duruyorlar.
Sallayıp sallayıp gidiyorlar.
Serdar Bey bundan böyle 11 Şubat belgesine olan desteği partisinin çektiğini söyledi.
Oysa o destek hiç bir zaman olmadı.
Velhasıl bu vakitten sonra Serdar Bey ve partisi DP’nin desteği olsa ne olur? Olmasa ne olur?
Hiç..
Diğer yandan Dışişleri Bakanı sıfatıyla Tahsin Bey sallayıp duruyor.
İlhak falan diyor, sonra sözlerinin çarptırıldığını yanlış anlaşıldığını söylüyor.
Bildik Tahsin Bey işte.
Bir yaptığı ötekini tutmuyor.
Bir söylediği ötekine uymuyor.
Her zaman yaptığı gibi bildik ucuz Türk milliyetçiliği ayaklarına yatıp şaibeli icraatlarını önemsizleştirme çabasında.
Peki aldanıyor muyuz?
Bizler aldanmıyoruz ama, birileri aldanıyor bu vatan millet bayrak sömürüsüne.
Adamlar bulmuşlar yolunu.
Her türlü alavera dalaverayı çeviriyorlar.
Kamu kaynaklarını kişisel ikballeri için kullanıyorlar.
Kamu arazilerini evlatlarına dünürlerine eşlerine dostlarına peşkeş çekiyorlar.
Dostlarına aracılık ederek bet sanal bahis oynatma ruhsatı çıkarılmasını sağlıyorlar.
Makam odalarında geçtiği iddia edilen diyalogla rüşvet aldı, verdi polemiklerinde yer alıyorlar.
İhalesiz ve yasal olmayan bir şekilde yetkilerini kötüye kullanarak hizmet satın alıyorlar.
Ama gel gelelim bu insanlara hiç bir şey olmuyor.
Bir kaç gün konular gündemde kalıyor, sonra yaşananlar balık hafızalarda unutuluyor.
Hoş unutulmasa da meclis onları aklıyor.
Ak pak el birliği ile arınıyorlar bu işlerden.
Üstelik KKTC Meclisi güvencesinde..
Serdar Bey evlatlarının ortak olduğu şirkete kendisinin de içinde olduğu bir üyesi bulunduğu Bakanlar Kurulundan arazi tahsisi yaptırabiliyor.
Olay patlayınca da konu rafa kaldırılarak bir müddet bekletiliyor.
Bakanlar Kurulu kararı bu arada baki kalıyor.
İnsanları aptal yerine konmaya devam ediyorlar.
Çünkü ne Yavuz Çıkarma Plajının ne de Serdar Bey’in evlatlarına tahsis edilen arazilerin Bakanlar Kurulunca geri alındığına dair bir karar yoktur.
Tahsin Bey 11 milyon 250 bin dolarlık ihalesiz hizmet alımına ön ayak oluyor.
Dost ahbap çavuş ilişkilerinden mütevellit Tahsin Bey Bakanlar Kurulunda bir arkadaşının oğluna bet sanal bahis oynatma izinin verilmesini sağladığını itiraf ediyor.
Başka bir konuyla bağlantılı olarak da (Ercan) kendisine rüşvet teklif edildiğini söylüyor.
Bu rüşvet olayına taraf olan bir başka şahıs da Tahsin Bey’in makam odasında ve huzurunda bir kişinin kendisinden para istendiğini belirtiyor.
Bütün bunların yanı sıra başında bulundukları bakanlkların yetki alanlarını yakınlarına kıyaklar yaparak kullanıyorlar.
Yani daha ne olması gerekir bir ülkenin siyasi ayağında ki çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu anlamak için?
Bu Bakanların yanlış yaptıklarını görevlerini ve yetkilerini kötüye kullandıklarını anlamak için daha neler yaşamamız lazım?