Adadan Dış Bakış’ta dün konuğum Cumhurbaşkanlığı Siyasi İşler ve Tarih Özel Danışmanı Meltem Onurkan Samani oldu.
Yarım asırlık siyasi sürecin finali olarak tanımlanan Crans Montana’daki izlenimlerini aktaran Samani, Rumların ne yazık ki iki toplumlu, iki kesimli bir federasyona hazır olmadığını tespit ettiklerini söyledi.
BM Genel Sekreteri’nin konuyla ilgili bir rapor hazırlamasını beklediklerini aktaran Samani, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının dünya tarafından suçlanmaması nedeniyle Rumların öfkeye kapıldığını belirtti.
Müzakere masasının yeniden kurulma ihtimaliyle ilgili sorularıma ise “Artık bitti. Aynı şeyleri daha kaç yıl konuşacağız. Artık karar zamanı. Kıbrıs Rum toplumu gelinen bu aşamada bir karar vermelidir” dedi.
Samani, Türkiye’nin “B Planı” hazırlığına ve “Dünyayı şaşırtacak sürprizlerin” ne olduğuna ilişkin sorularıma ise şu yanıtı verdi: “Bu yeni süreçte alınacak bir takım sürpriz kararlar olabilir. Günü geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanı bunları toparlayıp açıklayacaktır. Bu adımları atarken uluslararası hukuk boyutlarına da, bunların nasıl savunulacağına da bakılacaktır…”
Bu yanıttan tatmin olmayıp “O sürpriz ,Kapalı Maraş’ın açılması mı” diye üstelediğimde de Samani’nin yanıtı, “Maraş’ın BM gözetiminde açılması yeni bir öneri değildir. Cumhurbaşkanlığı tüm önerilere açıktır” demekle yetindi.
Bu önerilerin tüm siyasi partiler ve Türkiye ile de paylaşıldığını açıklayan Samani, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun daha etkin bir hale getirilmesi ve Yeşil Hat Tüzüğü’nün genişletilmesini de tartışılan diğer öneriler olarak sıraladı.
Kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili uzlaşmaz Rum yönetiminin dışında, orada malı mülkü olan insanların da fikri alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yapılacak bir halk oylamasının, Kapalı Maraş’ın geleceğinin belirlenebileceğini, Türkiye’nin himayesinde BM gözetiminde Kapalı Maraş’ın açılmasına hem Güney’de hem de Kuzey’de büyük çoğunluğun destek vereceğine inanıyorum.
Bu konudaki fikirlerimi paylaştığım Meltem Onurkan Samani’nin de, “Bunların artıları, eksileri temkinli şekilde değerlendirilmeli. Her ne yapılacak olursa olsun, dünyaya meydan okuyarak yapılmamalı” diyerek ekleme yaptığını da söylemek isterim.
Rumların Crans-Montana’da sadece garantiler meselesinde uzlaşılamadığını, geriye kalan bütün başlıkların çözüldüğü yönünde bir algı yarattığını söylediğim Samani, şu yanıtı verdi:
“Bu kesinlikle doğru değil. Aslında geriye kalan maddelerde bir yaklaşım gösterilebilseydi, o zaman güvenlik ve garantilerle ilgili kendilerinin de tatmin olacağı bir aşamaya varabilirdik. Ancak maalesef diğer başlıklarda da o yaklaşımı göstermediler. Bunların toptan bir paket aşamasına gelmesini de istemediler.”
Güvenlik ve Garantilerle ilgili Türk tarafının ciddi bir esnekliği olduğunu söyleyen Samani, toplantılar sırasında başbakanların de zirveye gelebileceğini söylediklerini ifade etti. Samani, başbakanlarla ilgili öneri sonrasında Rum tarafından ciddi bir panik yaşandığını gözlemlediğini kaydetti.
Kısaca, 2018’deki başkanlık seçimlerinden önce çözüme yanaşmak istemeyen Rum yönetimi, Türk tarafının ezber bozan yaklaşımıyla Crans-Montana’da şaşkına döndü.
Sayın Samani’nin de gözlemleriyle apaçık ortaya çıkan bu gerçek ışığında yapılması gereken dünyayı şaşırtacak o sürprizlerin bir an önce hayata geçirilmesidir.
Artık laf değil icraat zamanı.
Crans-Montana’daki uzlaşmaz tutumu nedeniyle Rumlar topla oynama hakkını kaybetti. Artık top bizim sahamızda. O topu en iyi şekilde kullanarak gol atmak da Ankara ve KKTC yönetiminin elinde.
Umarım o gol, Kıbrıs’ta iki halkın da çıkarına olur.
Kazanan tüm Kıbrıs olur…