Zamanı geldi

Sürekli seyahat eden biri olduğuma bakmayın…

Sürekli seyahat eden biri olduğuma bakmayın…
Her uçak yolculuğu öncesi aynı sendrom… Kalp atışı hızlanır, eller titremeye başlar, konuşkan olan ben suskunlaşır… Hele uçakta yanımda oturan (tanımadığım halde istemsiz sıkı sıkı eline sarılıyorum  )….

Havaalanından yazıyorum size yazımı. İşim gereği bir eğitime katılmak üzere yoldayım. “Hizmet içi Eğitim”

Hangi meslek alanı; hangi iş isterse olsun… Her bireyin, kurum ve kuruluşun kendini her geçen gün yenilemesi ve geliştirmesi gerektiğini şiddetle savunuyorum. Devir bilgi devri, teknoloji çağı….
Günden güne bilgi yenileniyor, Dünya, sistem değişiyor. Doğal olarak insanlar adaptasyon süreci yaşıyor. Bu adaptasyona en iyi şekilde uyum sağlamak, kaliteli hizmeti sunmak, kendine ve bireylere faydalı olabilmek adına hangi hizmet alanı olursa olsun, “hizmetiçi eğitim” şart.

Şu an herhangi bir kuruma girelim. Herkes işinin gerektirdiği şekilde bilgisayar kullanabiliyor mu? Yabancı dil kullanımı ne durumda? Akıl yürütme ve çözüm üretme becerileri hakkında ne söyleyebiliriz?

Olay sadece işi yapanda bitmiyor. İşi yapanı denetleyenin de kendisini geliştirmesi gerekiyor. Eğer iş yapan kendini geliştiriyor, denetleyen ise yerinde sayıyorsa; denetleyinin denetleyici etkisi kalmıyor bana göre.

Bir de tabi verilen eğitimin kaliteliliği söz konusu. 2-3 saat eğitim verelim; belge alınsın mantığıyla iş çözülmüyor maalesef. Uygulamanın değerlendirmeye tabi tutulması gerekiyor.

Verilen eğitimler zorunlu hale getirilmeli. İster özel olsun ister devlet( ki özellikle devlete bağlı kurumlarda eğitim gerekliliği daha fazla) bütçe ona göre ayrılmalı. Verilen eğitimler zorunlu hale getirilirken, bireyler buna teşvik edilmeli, ona göre tarafsız bir değerlendirme tablosu oluşturularak, iş ortamında verim artırılmalı.

Maalesef ki bizim ülkemizde; insanlar torpil olayına o kadar adapte olmuş durumda ki; hiçbir yere katılmak istemiyor. “Benim şansım yok” “Ne de olsa kazanmayacağım” cümleleri sürekli duyduğumuz, özellikle gençlerin aklında olan cümleler. Söz konusu sınav/işte torpil olmasa bile; insanımız kendini buna alıştırdığı için; yüksek oranda başarısızlık kaçınılmaz oluyor tabi.

Bazı tabuları yıkmalıyız. Sistemi geliştirmeliyiz. Beyinlerin gelişime açık olmasına izin vermeliyiz. Dar kalıplara sıkışıp kalmak yerine, olaylarların ötesine geçerek, ileri boyutta düşünebilmeliyiz.

Bunları yapmanın zamanı gelmedi mi?


Bu haber 416 defa okunmuştur

:

:

:

: