Aklın yolu bir olunca

Rum Yönetimi eski başkanlarından Yorgos Vasiliu ve DİSİ Meclis Grup Sözcüsü Nikos Tornaridis Crans Montana’daki çıkmazın ardından Kıbrıs sorununun “bilinmeyen süreliğine buzdolabına girdiğine, bunun da ülke açısından büyük tehlikelere işaret ettiğine” vurgu yaptı.

Rum Yönetimi eski başkanlarından Yorgos Vasiliu ve DİSİ Meclis Grup Sözcüsü Nikos Tornaridis Crans Montana’daki çıkmazın ardından Kıbrıs sorununun “bilinmeyen süreliğine buzdolabına girdiğine, bunun da ülke açısından büyük tehlikelere işaret ettiğine” vurgu yaptı.
Daha önceki müzakereler de durgunluk dönemlerinde yaşananlara dikkat çekerek; KKTC’nin ilanı, “KKTC’nin AB tarafından finanse edilmesi (Kıbrıslı Türklere yönelik mali yardım tüzüğü)” gibi gelişmeleri örnek gösterdi.
Vasiliu fiili durumun olduğu gibi kalmasının Türkiye’ye değil kendilerine zarar verdiğini söyleyerek ertesi günle ilgili korkunç endişeleri olduğunu belirtti.
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in müzakerelerin yeniden başlamasını kabul etmek için sıfır asker, sıfır garanti şartı koştuğunu hatırlatarak buna karşı olduğunu söyleyen Vasiliu, “Başkan şu anda, müzakerelerin yeniden başlaması için söylediği asker ve garantilerle ilgili tezlerde ısrar ederse, müzakerelerin başlamayacağını ifade etti.
Tornaridis ise müzakerelerdeki çıkmazdan kaygı duyduğunu belirtmekle birlikte “yeniden başlaması için bir son fırsat gördüğünü” anlattı.
ve özetle, “Kıbrıs sorununun BM parametreleri içerisinde federal çözümü için bir son şansın daha olduğunu düşündüğünü belirtti.Ancak bu fırsatın tam olarak ne zaman ortaya çıkacağını şimdiden öngöremediğinin altını da çizdi.. Bununla birlikte emin olduğu tek şeyin, Kıbrıs Rum tarafı olarak derhal Guterres nezdinde inisiyatif alınması gerektiğine dikkat çekti.
Diyaloğun mümkün olan en kısa sürede yeniden başlamasını istedediklerini her ne pahasına olursa olsun, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde anlatmaları gerektiğini belirtti ve çözüm olması için de mantıklı uzlaşılara hazır olunması gerektiğine işaret etti.
Bütün bunlardan ne anlıyoruz..
Aslında adanın her iki yanında da farklı tezler üzerinden olsa da bir belirsizliğin söz konusu olduğunu ve bunun da yerini endişelere bıraktığını anlıyoruz.
Dolayısıyla buradan da anlaşılacağı üzere Kıbrıs’ın Güney yarısında da çöken sürecin mevcut duruma bir katkı sağlamayacağı, bilakis bu durumun daha derin endişeleri beraberinde getireceği dillendirilmeye başlandı.
Tabi bu beraberinde tartışmaları da getirip bir dinamik yaratabilir mi?
İşte bundan emin olamıyorum.
Hoş BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Espen Barth Eide’nin de veda ziyaretleri sonrası Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara yönelik yaptığı açıklamalarda özellikle vurgu yaptığı gibi “ ayağa kalkın oturmakla çözebileceğiniz bir sorun deği Kıbrıs sorunu” yaklaşımı da aslında böyle bir dinamiğin ortaya çıkmasını sağlayacak koşulların yaratılmasıyla ilgiliydi.
Tabi ki bu da toplumların bu yöndeki eğilimlerine bakar.
Şu an için adanın her iki tarafında da bu yönde yaratılmış bir sinerji yok maalesef.
Olan da ya çok cılız kalıyor, ya da toplumlar üzerinde beklenen etkiyi yaratamıyor.
Bunun da tabi ki kendi içinde sebepleri mevcut.
Adanın Kuzey’ i ile Güney yarısı arasında çözümü destekleyen kitlelerin hareketlenmesini sağlayacak ortak sinerjinin ortaya çıkartılamaması bu anlamda büyük bir handikaptır..
Bu haber 263 defa okunmuştur

:

:

:

: