Başbakan Özgürgün, Lefke Kongresi’nde, Crans-Montana sonrası Ankara ile işbirliği içinde oluşturulan yeni dönemin parametrelerini açıkladı.
Daha önceki parametrelere BM parametreleri diyorduk. Buna da Ankara-Lefkoşa parametresi diyebiliriz pekala.
Bu parametrelere göre, iki toplumlu, iki kesimli federasyon parametrelerinin ortadan kalktığı resmen Başbakan’ın ağzından açıklandı.
Crans Montana sonrası müzakere masasının kurulmayacağından korkup tutuşan Rumlara, yeni görüşmelerin hangi parametrelerle başlayacağı da resmen açıklanmış oldu.
Bizzat başbakanın ağzından duyduğumuz gerçek şu. “Kıbrıs Rum tarafı aklını başına alır, ana vatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini, iki kesimliliği, Kıbrıs Türk halkının kayıtsız şartsız eşitliğini ve iki kurucu devletin eşit statüsünü kabul ettiğini beyan ederse, görüşme o zaman başlayabilir…”
Bunu kabul etmeyip yine ipe un sermeye kalkışırlarsa müzakereler asla başlamayacak.
Sıfır asker, sıfır garanti söylemiyle Crans-Montana’da yarım asırlık görüşmelerin finalini hezimete uğratan Rumlara, defalarca yapılan “Bu son şans” uyarıları ne yazık ki, fayda etmedi.
Asker sayısında bile ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ dönemindeki asker sayısına kadar yanaşan Ankara’nın adımlarını görmezden gelen Rumlar, tabir yerindeyse bir çuval inciri berbat etti.
Tarihinde acılar çekmiş bir halkın en temel güvenlik ihtiyacını anlamayan zihniyet, “Ankara-Lefkoşa parametreleri” diye adlandırdığım ve bizzat Başbakan tarafından açıklanan kriterleri kabul etmezse, bırakın aynı devlet çatısı altında yaşamayı, yan yana iki dost komşu ülke olarak bile yaşamak hayal olur.
Crans-Montana’da “bu son şans” uyarılarını ciddiye almayan Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis, şimdi durumun vahametini anlayıp, “Kıbrıs Rum tarafı, BM Genel Sekreteri'nin ortaya koyduğu parametreler içerisinde bir çözümü müzakere etmeye hazır” şeklinde açıklamalar yapsa da yeni dönemin parametresi Ankara-Lefkoşa hattında çizilmiştir.
Artık bu parametrelerle masaya gelmek zorundalar.
2018’deki başkanlık seçimlerinin hesabıyla yaptığı plan bozulunca, “Başarısız sonuçtan Kıbrıs Rum tarafının sorumlu olduğu şeklinde art niyetli mesajlar yayılıyor” diye yaygara yapan Anastasiadis, BM nezdinde yoğun bir atağa geçeceklerini açıkladı.
Hala asıl meselenin Kıbrıs Türkü’nü ikna etmek olduğunu anlayamayan Rum lider, Mustafa Akıncı gibi hayatını çözüme adayan bir Cumhurbaşkanı ile bu işi beceremediyse artık umut Kaf Dağı’nın ardındadır.
Bize düşen ise yeni dönemde, Başbakan Özgürgün’ün açıkladığı, “Ankara-Lefkoşa parametreleri” diye özetleyebileceğimiz çerçevede yürümektir. O parametreler Kıbrıs Türkü’nün geleceğinin de garantisidir. Bu böyle biline…