Barbaros meselesi...

Rum liderliği ve bizdeki Rum hayranları ateş püskürüyor.

Rum liderliği ve bizdeki Rum hayranları ateş püskürüyor.
Rum kızgın, doğal. Aylardır yazıp çizip uyarıyor toplumun uyanık kesimleri, aydınları, yazarları.
'Empati göstereceğiz diye diye Kıbrıs Türk haklarının gasp edilmesine, yok sayılmasına izin vermeyiniz' diye uyarmayan kaldı mı empati şampiyonu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve görüşmeci ekibini?
Her defasında 'Biz öyle her gün gerginlik yaratacak açıklamalar yapmak istemiyoruz. Pozisyonumuz bellidir. 'Eğer Rum tarafı tekrar hidrokarbon çalışmalarına fiili olarak başlarsa, ceremesini öder, çok sert karşılık bulur' demedik mi? O gün gelsin, siz de görürsünüz' cevabını almadık mı?
Halbuki Nikos Anastasiades sözde görüşmelere otururken bir taraftan da 'egemenlik hakkım' dediği hidrokarbon çalışmalarına hiç ara vermeden devam etti. Mont Pelerin'e gideceğiz de bir şeyler olacak diye Akıncı ve ekibi yeşillere büründüğü zamanda, Rum tarafı yeni ihaleler açtı, yeni mukaveleler yaptı.
Yok, bizim heyeti muazzama tüm inancıyla çözüm olacakmış gibi 'acaba daha ne verebiliriz' diye bir taraflarını parçalarken, sinsi gülüşüyle Anastasiades efendi verilenleri cebe atıp, ilk defa verilen harita perişanlığını, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın arkasına saklanılarak yapılan toprakta %29.2'ye ve hatta belki bir puan daha inme cüretini zevk alarak izledi...
Nasıl olsa bir şey vermesi gerekmiyordu. Zaten isteyen de yoktu.
İlk gün söyledi Anastasiades efendi. 'Dönüşümlü başkanlık asla' demedi mi? 'Etkin devletten uzaklaştıracak, veto hakkı gibi algılanacak tavizlere asla' diye şart koymadı mı?
Adam dediğini yaptı. Anlamayan, 'ille de Niko insafa gelecek' diye barış dilenmeye devam eden Akıncı ekibi oldu.
Hani çok kızmışlardı ya Tahsin Ertuğruloğlu'na 'Barış dilenerek sağlanmaz' deyince. Eee, öyle de oldu. Dilendiler, Rum da vermedi.
Vermesi beklenmiyordu zaten.
Ankara'da 2002'den bu yana 'Kıbrıs'ta çözüm' diyen bir iktidar var. Bu iktidarın birçok uygulaması bir çoğumuza ters gelebilir. Ama, Kıbrıs'ta çözüm ve hatta 'Biz Rumlardan bir adım önde olacağız' pozisyonundan şüphe eden var mı?
Olabilir... Geçenlerde bir kilisede vaaz verdiğini görüp, tamam işte yakışan 'zangoçluk' görevini buldu dediğimiz Şener efendi ve bir de 'Aman çözüm, hemen çözüm, yarın olmaz bugün çözüm, verelim de ne isterlerse verelim ki .özüm olsun' diyen umutsuz teslimiyetçiler haricinde, tabii bir de Anastasiades, Ankara'nın çözüm istencinden kimse şüphe edemez.
Bu istencin birçoğumuzu rahatsız ölçülerde olduğu da kesin. Ama gerçek.
Şimdi, görüşmeler sürerken 'Yapma, etme' diye tüm uyarılara rağmen hidrokarbon çalışmalarına devam eden Anastasiades, çok kızmış Türkiye'nin yıl sonundan önce doğu Akdeniz'de, yani Kıbrıs açıklarında, ilk sığ ve br sonraki yıl sonuna kadar da ilk derin deniz sondajlarımızı tamamlanacağı açıklamasına.
Niye?
Türkiye doğu Akdeniz'de en uzun kıyısı olan ülke olarak bir adanın tek taraflı lan ettiği Münhasır Ekonomik Alanını mı kabul edip, geri duracaktı? Türkiye'nin doğu Akdeniz'deki hakları ne Kıbrıs'la ne de sadece Kıbrıs Türküyle sınırlıdır. Kendi doğal coğrafyasından doğan hakları da vardır elbette. Üstelik Kıbrıs Türk devletiyle yapılan anlaşmalar da vardır.
Efendim KKTC tanınmamaktaymış, ne kıta sahanlığı ne münhasır ekonomik alanı olabilirmiş ne de başka ülkelerle imzaladığı anlaşmalar geçerliymiş... Geçiniz efendim. Bu işler güç ile ilgili meseleler, ülkelerin kendi çıkarlarıyla şekillenen konulardır. Bugün böyle olur, yarın farklı.
Enerji Bakanı Berat Albayrak açıkladı. 'Şu anda Oruç Reis Karadeniz'de, Barbaros Hayrettin Akdeniz dolaylarında iki sismiği bitirdi ve şimdi yeni sismik için Güzelyurt'a gidiyor. Şakamız yok. Güzelyurt dedik ve Güzelyurt'a gidiyor. Şu anda sismiğimizi yapıyoruz. Bizim için önemli bir bölge. Yıl sonuna doğru gelen, aldığımız sondaj gemimiz ile bu yıl ilk normal sığ sondajı bitirmeyi düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl itibarıyla da ilk derin sondajla artık Türkiye'de, Türkiye'nin kendi arama gemileri ile Akdeniz'de biraz daha bayrağımızı kendi sularımızda dalgalandırmamız lazım. Enerjiye bu kadar ihtiyacı olan bir ülke olarak arama yapmadan olmaz. Hedefimizi arayacağız.'
Rumlar da, bizdeki Rum uşakları da çıldırdı...
Tabii latife ediyorum, ama bir an düşünün boşuna mı söylendi şu söz: 'Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.'
Tamam Rum halkı kimi lider seçeceğini kendi bilir. İster barış için adım atarlar, ister atmazlar. Ama bilmeliler ki Türkiye haklarını bir sarhoşa meze yaptıracak ülke değildir.
Bakın Rumlar bile artık 'AB içinde iki devlet' için kafa yormaya başladı. Çözüm odur, görelim ve hedefte birleşelim.

Bu haber 1756 defa okunmuştur
  • barbaros meselesi faik Kavaz - 14.08.2017 ALLAH Razi olsun senden Yusuf Bey icimizde oyle Rum sevdalilar vardrki biz cok ozmekdedir fakat unutmamalilarki oyle Vatan evlatlari vardir cagrildiginda olumune gidenlerde cok ama cok vatan evladivardir bunu unutmamalidirlar Yusuf Bey Saygilarimla

:

:

:

: