30 Ağustos ve Atatürk

'Sakarya Savaşı'ndan sonra TBMM'de taarruz için sabırsızlık gösterilmesi üzerine Mustafa Kemal 'yarım hazırlıkla, yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür' diyerek Meclisi ikna etmişti.

'Sakarya Savaşı'ndan sonra TBMM'de taarruz için sabırsızlık gösterilmesi üzerine Mustafa Kemal 'yarım hazırlıkla, yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür' diyerek Meclisi ikna etmişti. 20 Temmuz 1922'de ise Mustafa Kemal'in Başkomutanlık görevi Meclis tarafından süresiz olarak uzatılır.
Mustafa Kemal Paşa, ordu birlikleri arasında bir futbol maçı bahanesiyle komutanlarını Temmuz ayında Akşehir'e davet eder. Böylece Yunanlıların ve İşgal devletlerinin dikkati çekilmeyecektir. 28 Temmuz gecesi komutanlara 'genel taarruza hazırlanılması' emrini verir. Çok gizli bir şekilde yürütülen bu olayları kamuoyundan saklamak maksadıyla, 21 Ağustos'ta da Çankaya köşkünde bir çay daveti verileceği gazete ve ajanslara bildirir.
26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı artık düşmana taarruz emrini verir. Büyük Taarruz, diğer savaşlardan farklı olarak saldırı savaşıdır.
Büyük Taarruz ‘un (26 Ağustos 1922-18 Eylül 1922) hedefi Afyon'un güneyinde mevzilenmiş 1. ve 4. Yunan tümenlerini yararak ve geride bir mevziye çekilmesine izin vermeden Yunan ordusunu imha etmek ve savaşa son vermekti.
Türk milletinin yüzyıllardır süren geri çekilmesi ve savunmada kalması durumu bu savaşla sona ererek taarruza geçilmiştir. Emperyalistlerin '6 ay da ele geçiremezler' dedikleri tepeler yarım saatte alınmıştır.
27 Ağustos Afyon kurtarılır. 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek düşmanın topyekün yok edilerek savaşın sonuçlandırılmasını gerekli bulurlar.
30 Ağustos 1922 tarihine kadar 4 gün süren çetin bir savaş yapılır. Bu aşamaya 'Başkomutanlık Meydan Savaşı' adı verilir.
30 Ağustos'ta askerimiz Mustafa Kemal'in 'Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri' emriyle Yunan askerinin peşine düşer. 1 Eylül 1922 tarihinde başlayan 6 Eylül'de Balıkesir'in, 8 Eylül'de Manisa'nın, 9 Eylül'de İzmir'in kurtarılmasıyla sürmüş, 18 Eylül 1922 tarihinde Yunan askerinin Balıkesir- Erdek limanından ülkeyi tamamen terk etmesi ile son bulmuştur.
Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere 'Başkomutanlık' yetkisi verilen Mustafa Kemal Paşa, taarruz kararını haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü.
Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı.
Büyük Taarruz, yaklaşık 200 yıldan beri Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan ilk taarruz savaşıdır.
Zafer, Yunan işgaline son vererek Kurtuluş Savaşının kesin bir askeri sonuca ulaşmasını sağlamıştır. Böylece Türk tarafı Lozan'da önemli bir diplomatik avantajla katılmış, askeri durumun barış görüşmelerinde aleyhte pazarlık kozu olarak kullanılmasını önlemiştir. (Taarruz olmasaydı Yunan ordusu belki İzmir'e çekilecek, barış konferansında Yunanların İzmir ve Ayvalık'taki durumu pazarlık konusu olacak, bu yerler sonuçta bir olasılıkla kurtarılsa bile karşılığında birçok taviz verilecekti.)
Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu hareketi üzerindeki önderliği bu zaferle pekişmiş, böylece zaferden sonra kurulacak olan siyasi düzenin temelleri atılmıştır.'
Bugünün yıllar öncesine dayanan özeti.
Aslında satırlara sığmaz.
Ama bunlar gerçekler, yaşanmışlar, Türkiye Cumhuriyetinin temelleri.
Bunları bugün tartışmanın, tartıştırmanın, unutturmaya çalışmanın mantığını anlamakta zorlanıyorum.
Kötü mü yapıldı yani, bu savaşları kaybeden ülkeler bile bunları örnek alıyorken.
Seçme, seçilme hakkı, parlamenter sistem, özgürce yaşam, laik bir düzen, inanç özgürlüğünün korunması.
Nasıl olur da, tartışılır, yıllar sonra yargılanır.
Bunlar yaşanmasaydı, Mustafa Kemal Atatürk önderlik etmeseydi kim bilir bugün hangi şartlar olurdu?
Unutturmak, tarihi değiştirmeye çalışmak, Atatürk'ü önemsizleştirmek, anlamak gerçekten zor.
Bu haber 874 defa okunmuştur

:

:

:

: