Son zamanlarda hükümetin verdiği KKTC vatandaşlığı, hem içimizden hem de Güney’de sert eleştirilere maruz kalırken, asıl bomba Rum yönetimiyle ilgili patladı.
Saygın İngiliz Gazetesi The Guardian’ın haberine göre. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Rus ve Ukraynalı zengin iş insanlarına vatandaşlık satarak 2013 yılından beri yaklaşık 4 milyar sterlin gelir elde etti.
'Altın Vize' ismi verilen sistemde vatandaşlık verilen kişilere hiçbir güvenlik kontrolünün de yapılmadığı ifade edildi.
Sadece geçen yıl 400 kişinin bu şekilde AB pasaportuna ulaştığı belirtiliyor.
Vatandaşlık alanların listesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yakın bir Suriyeli işadamı, eski bir Rusya parlamentosu üyesi, Ukrayna'nın en büyük ticari bankasının kurucuları ve bir kumar milyarderi de yer alıyor.
Avrupa Birliği ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin yüklü miktarda para karşılığında vatandaşlık satmasını endişe ile izliyor habere göre…
Oysa yıllarca burada çalışan, buranın suyunu içen, ekmeğini yiyen insanlara verilen KKTC vatandaşlığı için müzakere masaları başta olmak üzere her fırsatta büyük kavgalar çıkarılmıştı.
Oysa KKTC’nin son bir yılda verdiği açıklanan 7 bin 200 KKTC vatandaşlığına ilave olarak sayının 27 bine çıkarılabileceği konuşulurken de kriterler çok net bir şekilde ortadaydı.
Güney’de olduğu gibi hırsız, uğursuz, kaçakçı, karanlık kişilere para karşılığı vatandaşlık veriliyorsa bunu elbette eleştirelim.
Yanlışlıklar varsa, KKTC vatandaşlığını hak etmeyen, gerekli kriterlere uymayan kişilere vatandaş verildiyse hesap soralım.
Ama Rumlar adeta bu vatandaşlığı para karşılığı karanlık kişilere satıp, AB güvencesine kavuştururken, yıllardır burada oturup vatandaşlık bekleyen kişilere bu hakkı çok görmeyelim.

Üstelik Rumların bu davranışını sadece ‘endişeyle’ izlemekle yetinen Avrupa’nın söz konusu KKTC vatandaşlığı olduğu halde çırpınmalarının nedenini de daha açık görelim.