YA TANIMA YA ÖZERKLİK

Kıbrıs görüşmelerinin başarısızlığa uğramasının ardından Washington’da temaslarda bulunan KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, bundan böyle federasyon değil, konfederasyon temelinde bir müzakereyi kabul edebileceklerini belirterek 'Artık KKTC’ye uluslararası tanıma için uğraşabiliriz. İkinci seçenek ise özerk bir cumhuriyet. Fransa-Monaco modeli gibi' dedi.

KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu adadaki yeniden birleşme müzakerelerinin çökmesinden sonra geçen hafta ilk kez ABD’deydi. Önce New York’ta ardından da Washington’da temaslarda bulundu. Görüşmelerinin sonunda Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü'ndeki (IRI) yuvarlak masa toplantısında Amerikalı şirketlerin ve düşünce kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Masanın etrafındaki herkes birleşme müzakerelerinin bir kez daha başarısız olmasının ardından Kıbrıslı Türklerin yola nasıl devam edeceğini merak ediyordu. Toplantıya Ertuğruloğlu’nun açık sözlülüğü damga vurdu. Ertuğruloğlu, Türkiye’ye bağlı özerk bir cumhuriyet seçeneğini değerlendirdiklerinden Doğu Akdeniz’deki Türk savaş gemisinin petrol arama faaliyetlerine devam etmeleri durumunda Kıbrıslı Rumlara ait gemileri vurabileceğine kadar pek çok şey anlattı. İşte o toplantında Amerikalıların KKTC Dışişleri Bakanına yönelttikleri sorular ve aldıkları yanıtlar.

FEDERASYON SEÇENEĞİ ÖLDÜ

Kıbrıslı Türkler yeni dönemde ne istiyor?

BM’ye şunu söyledik; bundan sonra yeniden bir müzakere olacaksa bu ancak ‘devletten devlete’ bir zeminde olur. Hedefi de ancak konfederasyon olabilir, federasyon değil. Bizim için federasyon seçeneği ölmüştür. Bu 50 yıllık bir başarısızlıktır. Uluslararası topluma rağmen yeni yöntemler önermek ya da kendimizi empoze etmek bizim tercihimiz değil. Bizimle konuşmak istiyorlarsa bunu uluslararası toplumla diyalog halinde yapmak isteriz. Ancak bizimle konuşmak istemezlerse de fazla zamanımız yok. Yeni yol haritamızı Kıbrıslı Rumların seçimlerinden çok önce belirlemiş olmayı istiyoruz.

YETKİLERİN ANKARA’YA DEVRİ DE BİR SEÇENEK

Yol haritanızın temel siyasi hedefi ne olacak?

Artık uluslararası tanınma için çalışmaya

başlamanın zamanı geldi. Bugüne kadar bundan imtina ettik. Ancak artık KKTC’ye uluslararası tanıma için uğraşabiliriz. Önümüzdeki ikinci bir seçenek ise özerk bir Cumhuriyet. Fransa- Monako ya da İngiltere-Cebelitarık modeli gibi bir yapı. Yani dışişleri ve savunma alanlarındaki yetkilerimizi Türkiye’ye devredip gerisini kendi içimizde yönettiğimiz bir cumhuriyet. Henüz hangi yolu seçeceğimize karar vermedik. Ankara ile birlikte oturup karar vereceğiz.

GEREKİRSE RUM KESİMİ ADINA PETROL ARAYANLAR VURULUR

Doğu Akdeniz’deki petrol ve gaz yataklarına ilişkin arama çalışmalarında Rumlarla müzakereye açık mısınız?

Kıbrıslı Rumların bu konuda müzakere etmek istediğine gerçekten inanıyor musunuz? Ancak biz onların kafalarına göre devam etmemesi için elimizden geleni yapacağız. Yabancı şirketlerin anlaması gereken bu işi Kıbrıslı Rumlarla yapamayacak olmaları. Bizim davetimiz üzerine biliyorsunuz bir Türk gemisi arama yapmaya geldi. Umarız Kıbrıslı Rumlar tek taraflı aramada ısrar etmezler. Yıllardır ambargolarla uluslararası soygun yaptılar ama bu kez izin vermeyeceğiz. Yanlarına kar kalmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.

Vurmaktan mı bahsediyorsunuz yani? Arama yapanlar arasında Amerikan şirketleri de var.

Gerekirse evet. Tabii ki bunu tercih etmeyiz. Ancak işler ısınırsa başka ne yapacağız? Bizim Kıbrıslı Rumların oldu bittisine göz yummamız mı bekleniyor? Eğer tansiyon yükselirse bunun sorumlusu Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. Biz güya o cumhuriyeti birlikte kurduk. Hani nerede Kıbrıslı Türkler? Kimse bize rezervlerin nerede olduğunu ve üzerinde ne hakkımız olduğunu sordu mu?

BARIŞ GÜCÜNE İHTİYAÇ KALMADI

Adadaki BM Barış Gücü ne olacak?

BM Barış Gücü’nün artık askeri olarak bir anlamı kalmadı ama insani konuları koordine eden sivil bir yapıya pekala dönüştürülebilir. BM Barış Gücü pılısını pırtısını toplayıp gitsin demiyoruz ama angajman kuralları değiştirilmeli diyoruz. Askeri bir birim olarak faydası yok ama insani bir ajans olarak faydası olabilir.

BM KONVOYLARINA İZİN VERMEYECEĞİZ

BM’nin sahadaki diğer mekanizmaları hakkında da negatif misiniz?

Müzakerelerin çökmesinin ardından BM yetkilileriyle yaptığımız son toplantıda şunu söyledik; Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Rumlara ve Maronitlere insani yardım getiren BM konvoylarına artık izin vermeyeceğiz. Çünkü birincisi buna ihtiyaçları yok ve insani yardım diye kendilerine getiren malları satıp üzerinden para kazanıyorlar. İkincisi de bu mekanizma sanki Rumlar ve Maronitler kuzeyde kuşatma altında yaşıyor izlenimi yaratıyor. Oysa kuzeyle güney arasındaki sınır kapıları 2003’ten beri açık; aileleri dostları ne isterlerse getirebiliyor. Ayrıca ürettikleri malları zaten KKTC’de rahatlıkla satabiliyorlar.

ANKARA’DA KİM İKTİDARDA OLURSA OLSUN İLİŞKİMİZ DEĞİŞMEZ

Türk-Amerikan ilişkileri zor bir dönemden geçiyor. Bu ortamda Ankara’nın size olan desteğinin aleyhinizde işleyebileceği yönünde bir endişeniz var mı?

Bugüne kadar bizi satmayan tek ülke Türkiye’dir. Onlara güvenmemek için hiçbir nedenimiz yok. Ankara ne kadar güçlüyse Kıbrıslı Türkler o kadar güçlüdür. Türkiye’nin çıkarları ve Kıbrıslı Türklerin çıkarlar ayrı değil. Ankara’ya bir şey söylenmesi gerekiyorsa biz bunu kapalı kapılar arkasında aile içinde tartışmalarda söyleriz. Ama beni buralarda Ankara’daki hükümeti eleştirirken göremezsiniz. Ankara’da hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun bizim hükümetimizdir ve her zaman aramızda özel ilişkiler olacaktır. Türk-Amerikan ilişkileri düşüşte diye anavatan ile aramıza mesafe koyacak değiliz. Böyle bir şey söz konusu dahi olamaz. Türkiye gerekirse Kıbrıslı Türkler için evlatlarını ölüme göndermeye hazır. Daha başka bir şey söylememe gerek var mı?
Bu haber 57 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER