Milletvekillerinin dokunulmazlığı sınırlandırılmalı

Siyasi kirliliği yayan ve artıran en önemli unsurlardan biri da milletvekili dokunulmazlığının kürsü dokunulmazlığının dışında çok geniş bir alanı kapsıyor olmasıdır.

Siyasi kirliliği yayan ve artıran en önemli unsurlardan biri da milletvekili dokunulmazlığının kürsü dokunulmazlığının dışında çok geniş bir alanı kapsıyor olmasıdır. Milletvekili yasama organının üyesidir. Konuşurken, fikir ve çözüm üretirken kendisini baskı altında hissetmemeli özgür olmalıdır. Dolayısıyla da dokunulmazlığı bulunmalıdır. Bu durum çağdaş batı demokrasilerinin hemen hepsinde geçerlidir. Ancak yanlış olan bu dokunulmazlığın ekonomik alanlardan sosyal yaşama ve hatta adli bütün vakalara kadar uzanan bir boyutta hayatın bütün alanlarını kapsamasıdır.
Dolayısıyla milletvekili adi hırsızlık, darp, ekonomik sebepli suç gibi vakalarda hakim karşısına çıkmamaktadır. Bu da ona bir farklılık, bir üstünlükle birlikte geniş bir manevra alanı sağlamaktadır. Ülkenin sos- yo ekonomik koşullarının da etkisiyle milletvekili bir süre sonra yasama organının bir üyesi olduğunu adeta unutarak milletvekili olmaktan çıkıp, “küçük bir azınlığın vekili” haline geliyor. Şirket kuruyor, ticaret yapıyor, iş takip ediyor, belli bir grubun meclisteki temsilcisi ya da “adamı” haline geliyor. Yapılanlardan dolayı hesap sorulmayınca da büyük rantlar sağlayan bu durum, özendirilerek yaygınlaştırılıyor.
Örnek mi?
Bakanların kendi yakınlarına kamu kaynakları üzerinden sağladıkları kıyaklar.
Kamu bankalarından yakın çevrelerine çıkan krediler.
Kamu arazisi peşkeşleri, kamu ihalesi, tayin, terfi, atama.
Bakanın yakın bir dostuna aracılık ederek Bakanlar Kurulunda onaylattığı bet sanal bahis oynatma izini vs..
Bu gibi hadiselerde gerçek anlamda siyaset yapanların zaman zaman cezalandırılmalarının payı büyüktür.
Zira KKTC Meclisi tarihinde siyaset yapanların cezalandırıldığı ve engellendiğini, ticaret yapanların ise ödüllendirildiğini gösteren örneklerle doludur.
Üstelik yasal mekanizmaların dışında başka alanlarda denetim de yoktur.
Dolayısıyla kitlelerin eleştirmesi ve sorgulaması tehlikesini bertaraf etmek için de bazı yöntemlere başvururlar.
Birincisi, kendi varlık nedenlerini kanıtlamak için ya var olan dış rakiplerinin gücünü abartırlar ya da gerçek hayatta olmasa bile hayali bir şekilde dış, bazen de iç düşmanlar yaratırlar. Böylelikle, sessiz çoğunluğu vatan ve milleti gibi duygu sömürücüğüne soyunarak yarattıkları bu sanal düşmanlara karşı koruduklarını öne sürüp iktidarlarını sürdürürler.
Kısacası vatan, millet, bayrak üzerinden çirkin bir istismar yaparlar.
İnsanların en hassas olduğu noktalara dokunarak illegal, yasa dışı icraatlarını yürütürler.
Bütün bu saydıklarım varsayımdan ibaret de değildir.
Bunlar hepimizin yaşadığımız bu topraklarda bire bir tanıklık ettiğimiz gerçeklerdir.
Hatta yıllardır milliyetçilik üzerinden sömürülen duygular var bu gerçekliklerin içinde.
Bu haber 247 defa okunmuştur

:

:

:

: