Bugün 15 Kasım. 34 yıl önce bugün ilan edilen KKTC, her türlü baskı ve zorluğa rağmen büyüyerek ayakta kalmayı başardı.
Yedi düvelin haksız izolasyonlar altında “büyümesin” diye inatla kuşattığı KKTC’yi, elimizden geldiğince büyütmenin gururunu yaşıyoruz.
İyi ki bir evimiz, bizi koruyan bir çatımız var. O çatı elbette KKTC’dir.
Varsın Rumlar 50 yıldır ayak sürüdükleri gibi bu adayı ortak yönetmek için bizimle işbirliği yapmaya gönüllü olmasın.
Bizim de bu gök kubbe altında bir devletimiz, bize her koşulda destek olan, arkamızda dimdik duran bir anavatanımız var.
Bu kutlu günde elbette merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile binlerce şehidimizi anmazsak olmaz.
Bize bıraktıkları bu vatan, elbette sonsuza kadar savunulacaktır.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın genç Cumhuriyeti’mizin 34. Kuruluş yıldönümü törenlerini başlatan konuşması, tarihe not düşen önemli mesajlar içeriyordu.
Bu kutlu günde bu sözleri de bu köşeye not düşmezsek olmaz.
Akıncı, “Çözüm arayışının sonuçsuz ve verimsiz bir biçimde 50 yıl daha sürdürülmesine artık onay vermemiz söz konusu olamaz” derken, Kıbrıs Türkü’nün isyanını dünyaya ilan ediyordu.
Cumhurbaşkanı, “Eşitlik, özgürlük ve güvenlik hiçbir şart altında vazgeçemeyeceğimiz temel ilkelerdir” derken, bu üç temel ilke için bu vatanın ne kadar şehit verdiğini hatırladım.
Vatan demek, sadece bir toprak parçası, üzerinde sallanan bir bez parçası demek değildir.
Çok şükür Kıbrıs Türkü de o vatanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Yeri geldiğinde canı pahasına savunduğu toprakları da masada kaybetmeye niyetli değil.
Bugün KKTC’nin 34’üncü kuruluş yıldönümünü gurur ve coşkuyla kutluyoruz. İyi ki doğdun, iyi ki bizim başımızdasın diye de şükrediyoruz…
Nice yıllara Kıbrıs Türkü’nün yurdu… Sonsuza kadar yaşa…