Toplumsal cinsiyet eşitliği çocuk yaşlarda idrak edilebilmeli

Toplumsal cinsiyet kavramı belli bir toplumun erkekler ve kadınlar için uygun saydığı, toplumsal olarak inşa edilmiş roller, davranışlar ve beklentileri, bunlar arasındaki hiyerarşiyi ve bunlara uyulmadığında kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığı ifade eder.

Toplumsal cinsiyet kavramı belli bir toplumun erkekler ve kadınlar için uygun saydığı, toplumsal olarak inşa edilmiş roller, davranışlar ve beklentileri, bunlar arasındaki hiyerarşiyi ve bunlara uyulmadığında kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığı ifade eder.
Toplumsal cinsiyet eğitimi ise bu eşitsiz, ayrımcı ve dışlayıcı yapıyı tersine çevirmeyi, cinsiyete dair kalıplaşmış yargılarla mücadele ederek, kadınlar ve erkekler arasında işbirliği ve karşılıklı saygı temelinde oluşan gerçek bir eşitliği ortaya çıkarmayı hedefler.
Toplumsal cinsiyet eğitimi çocuklarla yürütüldüğünde ayrı bir önem taşır.
Çünkü çocukluk dönemi kimlik oluşumun gerçekleştiği dönemdir ve cinsiyet kimliği, kimlik oluşumunun en önemli unsurlarından biridir.
Toplumsal cinsiyet eğitimi, çocuklarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair bir farkındalık yaratamaya ve kişisel gelişimlerini toplumsal cinsiyet rollerinin sınırlarının ötesinde geliştirmelerine olanak sağlamaya dayanır.
Buna bağlı olarak kız çocuklar için daha fazla özgüven, kararlılık, bağımsızlık ve kamusal alanda kendilerini kolayca ifade edebilmeleri için güçlendirmek hedeflenirken; erkek çocuklar için hedef başarısızlık korkusunun yenilmesi, daha az saldırgan olma, daha sosyal ve sorumlu hale gelme, duygularını daha kolay ifade edebilme ve özel alanı daha fazla sahiplenmedir.
Toplumsal cinsiyet eğitimi aynı zamanda, çocukların annelik, şefkat, özen, dayanışma ve fedakarlık gibi geleneksel olarak kadınlara özgü sayılan rol ve özelliklerin sosyal değerini anlamalarına yardımcı olur. Böylece çocuklar kadınların ve erkeklerin aileye ve topluma yaptıkları ayrı ayrı katkıların eşit önem taşıdığını, erkeklerin ve kadınların eşit haklara ve sorumluluklara sahip olduklarını öğrenirler.
Tüm eğitim sürecinin içine yedirilmesi zorunlu olan bir yaklaşım olarak görülmesi gereken toplumsal cinsiyet eğitiminin etkili olabilmesi için, bu alanda çalışan yetişkinlerin kendi cinsiyetçiliklerine dair farkındalık kazanmaları öncelik taşır. Eğitimcilerin ve elbette ebeveynlerin, kız ve erkek çocuklara yönelik davranışlarının, ifade biçimlerinin ya da öğretim yöntemlerinin amaçladıkları toplumsal cinsiyet eşitligini yansıtıp yansıtmadığını dikkate almaları esastır.
Dolayısıyla bu devletin eğitim politikaları içerisinde ele alınması gereken önemli bir husustur. Toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin yerleşmesinde ebeveyinlerin koyacağı katkı dışında ilk ve orta dereceli okullarımızda da toplumsal cinsiyet eşitliğinin idraki için yapılacak çalışmaların artık elzem olduğu gerçeği ortadadır.
Bu durum böylesi bir süreçten geçen çocukların gelişiminde ve kimlik oluşumunda daha özgürlükçü ve kendi potansiyellerini ortaya koymalarını kolaylaştıran bir yaklaşımın yaygınlaşmasına da destek olacaktır..
Bu haber 222 defa okunmuştur

:

:

:

: