ABD Başkanı Donald Trump, dünyayı ayağa kaldıran Kudüs kararını dün kameraların önünde büyük bir şovla açıkladı. 'Ben artık zamanı geldiğine inanıyorum. Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma vakti gelmiştir. Büyükelçiliği Kudüs'e taşıma talimatı veriyorum' dedi.
Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan tarihteki ilk ülke olan ABD, sanki eksikmiş gibi bir ateş daha saldı Ortadoğu’nun kalbine.
ABD yönetiminin, 1995'teki Kudüs Büyükelçilik Yasası'na göre İsrail'in başkenti Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması öngörülüyordu. Ancak söz konusu yasa 21 senedir Bill Clinton, George W. Bush ve Barack Obama'nın başkanlık dönemlerinde her 6 ayda bir 'ulusal güvenlik' gerekçesiyle erteleniyordu.
Ama her ne olduysa oldu, tüm dünyanın karşı çıkışlarına da aldırmadan Trump dün fitili ateşledi.
Türkiye bu hukuksuz kararı, muhalefeti, iktidarıyla hep bir ağızdan kınadı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan daha başından bu karara karşı uyarıda bulanarak, İsrail ve ABD’ye karşı ikinci one minute sayılabilecek bir çıkışta bulunmuştu.
AK Parti’nin Grup toplantısında bu karar alınırsa olacakları peşinen ilan eden Erdoğan, “ Kudüs, Müslümanların kırmızı çizgisidir. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak, bu konunun sonuna kadar takipçisiyiz. Eğer böyle bir adım atılacak olursa; hemen, beş on gün içerisinde İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi'ni İstanbul'da toplayacağız” demişti.
Nitekim Türkiye Cumhurbaşkanı, akıl almaz kararın hemen ardından dün başlattığı telefon diplomasisiyle Suud Kralı Selman bin Abdülaziz, Katar Emiri Şeyh Al Sani ve Pakistan Cumhurbaşkanı Hüseyin ile görüştü.
Erdoğan, Kudüs meselesiyle ilgili olarak 13 Aralık 2017 tarihinde İstanbul'da Olağanüstü İslam Zirvesi düzenleyeceğini belirtti. “Bir sonuç bildirgesini tüm dünyaya açıklayacağız. İslam dünyasının Kudüs konusunda beraber hareket etmesi çok önemlidir” diyen Erdoğan, Müslüman coğrafyanın ne yazık ki yıllardır kuramadığı birliği kurmanın gayreti içine girdi.
Şüphesiz bu gayret, başta bu coğrafyadaki ülkelerin yönetimlerini belirlemede önemli bir gücü elinde bulunduran ABD ve onun yegane müttefiki olan İsrail’i oldukça rahatsız ediyor.
Türkiye yeni dönemde İsrail ile diplomatik tüm ilişkilerini koparmaya kadar gidebilir.
Zira bu Erdoğan tarafından da açıklanmıştı. Fakat Türkiye’nin tek başına bu mücadelede başarılı olma şansı yoktur. İslam coğrafyasının yek vücut içinde bu mücadeleyi sürdürmesi gerekir.
Ancak ne yazık ki, ABD’nin desteğiyle halktan kopuk yönetimlerin işbaşında olduğu zengin petrol ailelerinin iktidarları, bu savaşı yürütecek kadar yürekli değil.
İsrail ve ABD de zaten en başta buna güveniyor.
Bundan sonra ne olacak derseniz, Amerika, bölgedeki sorunları daha derinleştirecek korkunç bir adım attı.
Ne yazık ki bu adımın meyvelerini önümüzdeki dönemde daha çok gözyaşı olarak göreceğiz.
“Gözyaşı ne zaman mı diner” diye sordunuz…
O soruya da “Erdoğan’ın ikinci one minute çıkışına Müslüman coğrafyadaki tüm yönetimler omuz verdiği zaman” diye cevap verebiliriz…