Halimiz ahvalimiz!

Bir ülkeyi geriletmenin, batırmanın, heba ve yok etmenin çeşitli birçok yolu vardır. Ve biz bu yolların hemen hemen hepsini bu güzelim ülkenin üzerinde denedik… İlla ki savaş çıkması gerekmiyor, toprakların yok olması, insanları ölmesi için… Bombalar düşmesi gerekmiyor kentlerin üzerine çevreyi katletmek için…

Bir ülkeyi geriletmenin, batırmanın, heba ve yok etmenin çeşitli birçok yolu vardır. Ve biz bu yolların hemen hemen hepsini bu güzelim ülkenin üzerinde denedik… İlla ki savaş çıkması gerekmiyor, toprakların yok olması, insanları ölmesi için… Bombalar düşmesi gerekmiyor kentlerin üzerine çevreyi katletmek için…

Ahlaki çöküş, hırsızlık, dolandırıcılık, hortumlama, rüşvet, adam kayırma, torpil, şantaj, kaçakçılık, kumar, mafyalaşma, plansızlık, yönetimsel zafiyet, siyasi rantlar, gelişi güzel yatırımlar, ülke kaynaklarının gereksiz yere tüketimi, hatalar ve hatalar… Bizi bunlar öldürüyor… Ruhumuz ölüyor bu topraklarda… Ve ülke nereye savrulduğunu bilmeden oradan oraya çarpıyor…

Tepki çekmek istemeyen, elindekileri kaybetmekten korkan, daha fazlasına tamah adına kişiliğini satanlar da bu yok oluşun bir parçası… Bu cehennemin sorumlusu sadece ülkeyi yönetenler değil… Goygoycuların da bundan büyük payı var… Tüm haksızlık, kirli siyaset ve vicdansızlıklara tanık olup da vicdanına susturucu takan herkes bu yok oluştan sorumludur.

Felaket filmi gibi buraları… Olağanlaşan iş kazaları, kadın cinayetleri, trafik kazaları, siyasi terbiyesizlikler… Doğanın talan edilmesi, sosyal haklarımızın ve hukukun her geçen gün geriletilmesi. Bir dozer gibi ilerleyen rant ve talan düzeni... Felaket öncesinde çok sayıda işaret var ancak küçük dünyalarının yıkılmasından korkan çoğunluk bunları görmüyor. Depremin öncü sarsıntılarını hissetmiyoruz bile. Ve felaketin bizi tamamen yok edeceği zamanlar çok uzak değil… Bu ülkede yaşayıp da akıl sağlığı yerinde olan herkes bu tabloyu görebilir… Bu gidişin sonunun felaket olduğunu görmek ve anlamak için kahin olmak da gerekmiyor.

Ekonomi imdat sinyalleri veriyor. Eğitim deseniz felaket, sağlık deseniz facia…Sanat ve spor şahsi becerilerle sınırlı. Üniversiteler tabeladan öteye geçemiyor. Ne kurum kaldı, ne kural….Ve bir tarafta görgüsüz, kimliksiz ve menfaat uğruna her değeri feda eden yandaşlar, yanaşmalar ve onların etrafındaki türedi zenginler; diğer tarafta bunlarla yarışan, bunların yerine geçmek isteyen soysuz, yüreksiz, kimliksizler... Ama bilmezler ki, buraları susan herkesin cehennemi olacak.

7 Ocak seçimleri bizi o felaket gününe yaklaştıracak yeni bir adım gibi o yüzden bana… Çığlık atmak ama aynı zamanda umudunu yitirmek duygusu bu herhalde... Hangi yeni hükümet, yalnızlığımızı, itibarsızlığımızı, çürümemizi, çözülmemizi, ümitsizliğimizi, güvensizliğimizi, çaresizliğimizi ve çöküşümüzü değiştirebilecek? Ne umutsuz bir yazı değil mi? Ama öyle...

Halimiz ve ahvalimiz tam da şairin dediği gibi, ‘‘Dört bir yanımız puşt zulası”...
Bu haber 412 defa okunmuştur

:

:

:

: