Ortadoğu’da cadı kazanı kaynıyor. Hatta kazan kaynadı, taştı bile. Reuters haber ajansı dün ABD liderliğinde DEAŞ'a karşı kurulan uluslararası koalisyonun, Suriye'deki ortaklarıyla 30 bin kişilik bir sınır koruma gücü kurmak için çalıştığını açıkladı. Habere göre, yeni sınır gücü terör örgütü YPG'nin liderliğinde kurulan Suriye Demokratik Güçleri'nin komutası altında olacak. Açıklamada sınır güvenlik gücünün Türkiye ve Irak sınırını kontrol edeceği belirtildi.
Daha önce silah dolu yüzlerce TIR’ı YPG’ye gönderip, ordunun altyapısını kuran ABD, artık açık açık 30 bin kişilik düzenli ordudan söz ediyor. Bunu gizleme gereğini bile duymuyor.
Çünkü kartlar artık açık oynanıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Artık bıçak kemiğe dayandı. Güney sınırımızı terörden arındırmak için Afrin’e operasyon yapacağız. Fırat Kalkanı Harekatı'nda ne dedik? Bir gece ansızın gelebiliriz. Şimdi Afrin'de de aynı şeyi söylüyoruz; bir gece ansızın gelebiliriz' diyerek, Türkiye’nin bölgedeki gelişmelere seyirci kalmayacağının mesajını verdi.
Hemen ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da yaptığı açıklamalarda ABD’nin PYD’yi meşrulaştırmasına izin vermeyeceklerini ifade ediyordu.
“Türkiye, ulusal çıkarları doğrultusunda güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri almaya devam edecektir. Bu çerçevede meşru hedef olan terör örgütlerine karşı yeri, zamanı ve şekli Türkiye tarafından belirlenmek üzere her tür müdahale hakkı mahfuzdur' diyen İbrahim Kalın’ın sözleri, açıkça bölgede uzun yıllar sürecek bir çatışmanın habercisi gibi duruyor.
Zaten PYD’yi aylardır ağır silahlarla donatan ABD bunu öngörüyordu. Türkiye için ise bu savaş artık olmak ya da olmamak meselesidir. Gözünü kapatıp bölgedeki gelişmelere yokmuş gibi davranması mümkün değildir. Ortadoğu bataklığı var gücüyle anavatanı içine doğru çekiyor.
Kendimizi 5-10 yıl sürecek bir çatışma ortamının içinde bulabiliriz.
Türkiye sınırında oluşturulacak Sınır Koruma Gücü'yle ABD, Suriye ve Irak'ta kalıcı olduğunu ilan etti aslında.
Trump’ın başkanlık koltuğuna oturur oturmaz söylediği “Bölgede çekileceğiz” açıklamalarının o gün de geçerli olmadığını yazmış, böyle bir şeyin mümkün olmadığını ifade etmiştik.
İnisiyatifi Rusya, İran ve Türkiye’ye kaptıran ABD yönetimi, şimdi kendisine bir çıkış yolu arıyor.
Artık herkes kartını açık oynuyor. Yeni dönemde ABD yol arkadaşı olarak PKK’nın Suriye kolu YPG’yi seçti. Türkiye’nin terör koridoru olarak gördüğü bölge, resmen bir devlete çevrilmeye çalışılıyor. Bunun farkında olan Ankara, Afrin operasyonu dahil bütün planları yaptı.
Önümüzdeki günler Türkiye için adeta ateşten günler olacak. Bu ateşten yaralanmadan çıkmak mümkün değil. Ama yolu geçmek için o ateşe de girmek zorundayız. Temennimiz o ateşten en az yarayla çıkmak için gerekli ulusal birliğin, beraberliğin korunması. Çünkü o ateşten ancak o birlikle çıkmamız mümkün olacak.