Dinginlik yakarışı

Seçimler geride kaldı, ortada hükümet yok...

Seçimler geride kaldı, ortada hükümet yok...

Siyaset niye yapılır? Partiler niye var? İktidar olmak için. Eğer tek başına iktidar imkânı yoksa ne olacak? Koalisyon hükümeti kurulacak iki veya daha fazla parti iktidarı uzlaşacakları bir protokol ile belli ilkeler çerçevesinde paylaşacaklar.

Siyasi partiler ille de belli bir partiyle veya partiler grubuyla koalisyon kurmak zorunda da değiller, ancak her halükârda yapıcı ve iyi niyetli bir yaklaşımla ülkeyi de hükümetsiz bırakmamaya çalışmalıdırlar.

Tabii ki dünyanın sonu da değil partilerin anlaşamaması, aylarca, hatta Belçika'da bir dönem yaşandığı gibi bir yılı aşkın süre ülkenin hükümetsiz ve daha kötüsü bütçesiz kalması, ara formüllerle durumun idare edilmeye çalışılması. Demokratik yönetimin cilveleri bunlar. Nihayette, hükümet kurmak başarılamıyor ise eğer, tekrar seçime gidilir ve halk da kimler ülkeyi hükümetsiz bırakmış, bu yalpalamaya sebep olmuşlar ise hesabını sorar.

Seçim propaganda döneminde vaat edilenlerin yerine getirilmesi seçimde alınan oy seviyesiyle doğrudan orantılıdır. Her parti ve lider iktidar vaat eder, tek parti iktidarının programını anlatır ama sonuçta halk iki veya daha fazla partinin bir araya gelerek hükümet olabileceği bir meclis aritmetiği ortaya koyar ise, ille de tek başına iktidar olmak tabii ki sadece bir hayal olur.

Bir parti başkanının banka para hesapları, yatak odası detayları mide bulandırıcı olabilir. Tabii ki dürüst ve şeffaf siyaset talebi onurlu ve saygın bir pozisyondur. Ancak, koalisyon protokolüne meclis araştırma yollarının çalıştırılacağı, kimsenin meclis kürsüsü ötesinde yargı dokunulmazlığı olamayacağı ve kurulacak hükümetin bu konuda seri adımlar atacağı hükümleri konabilir. Hatta, iki büyük partinin başkanları hükümet dışında kalabilir, çok da isteniyor ise, uzlaşılacak bir başbakanın önderliğinde teknokrat hükümet kurulması, bir program dahilinde ülkeyi tekrar seçime götürülmesi de karara bağlanabilir. İkili olur, dörtlü olur, hiç olmadı azınlık hükümeti ve diğer zorlama yöntemlere baş vurulabilir.

'Biz seçimde şöyle, şöyle dedik, şimdi nasıl böyle, böyle yaparız. Biz diğerlerinden farklıyız' ve benzeri söylemler saygı duyulacak açıklamalar olmakla beraber, siyasetin temel fonksiyonunun ülkeyi hükümetsiz bırakmamak ve gerektiğinde sorumluluk üstlenmek, özveride bulunmak olduğunu da görmek gerekir.

Kimse onursuz davranmak zorunda değil. Ancak, meclis dışında bir siyasi hareket ve hatta parti lideri olmak ile mecliste anahtar parti lideri olmak arasında çok önemli farklar var, görülmeli, teslim edilmeli. Yoksa, kimse 'Prensiplerinizden vaz geçin, soygunu, talanı görmezden gelin, affedin' falan demiyor, diyemez. Hem iktidar olunuz hem de ilkelerinizi hayata geçirmek için gayret gösteriniz.

Bir taraftan Kıbrıs Türk Hava Yolları gibi stratejik bir şirketi yanlış öncelikler, takıntılar ve iş bilmezlik ile bile isteye çökerten bir siyasi partiye yönelik hiçbir eleştirel tutumunuz olmayacak, diğer yandan 'elini haramdan çıkarmadığını' ayrıca 'gayrı ahlaki ilişkiler içinde olduğunu' iddia ettiğiniz bir diğer parti liderine yönelik kafa tası avcılığı, haysiyet cellatlığı yapacaksınız. Olmaz. Bu da olmaz. İlkelerinizi koyunuz ve uygulayınız.

Eğer birileri adalet önüne çıkacak veya çıkarılacak ise, bu ise talebiniz, bunları iktidar olarak mı daha kolay sağlayabilirsiniz yoksa hariçten gazel okuyarak mı?

Bu keşmekeşten nasıl çıkılacak? Göründüğü kadar dörtlü seçim hükümeti koalisyonu kurulması gündemde. Kolay gelsin.

Halbuki çok zor bir dönem eşikte. Rum seçimleri biter bitmez yeni süreç için kapılar çalınacak. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres hazırlıkları çoktan başlatmış gibi. Şimdiden yol haritası neredeyse belli. İlk aşamada federasyon hedefli sürece son bir şans verilmesi, olmuyor ise B planına geçilmesi gündemde. Ne o B planı? İki devletli çözüm imiş.

Doğru ise çok önemli, yanlış ise eğer bir şeyler pişmekte ise ve o pişen her ne ise geleceğimizi belirleyecek ise doğrusu ne?

Bu durumda, Rum tarafının ısrarla güç paylaşımı temelli, siyasi eşitliğe dayalı, Kıbrıs'ı iki eşit halkın ortak evi gören bir yaklaşım ile varılacak çözümü reddettiği ortada iken hala daha 'ille de federasyon' diyen bir cumhurbaşkanı ve görüşmeci ekibi varken ve halkın %70'i devletine sahip çıktığını net bir şekilde seçimde göstermişken ülkeyi hükümetsiz bırakmak büyük bir yanlış olacaktır.

Halbuki ihtiyacımız dayanışma, kenetlenme ve biraz da dinginlik... Çok mu istiyoruz?
Bu haber 2024 defa okunmuştur

:

:

:

: