Hükümet konusunda belirsizlik bitiyor.

Cumhurbaşkanı hükümeti kurmak için görevi önce UBP Başkanı Hüseyin Özgürgün’e verdi.

Bu hem teamül açısından, hem de Cumhurbaşkanının hükümet kurma çalışmalarında taraf görünmemesi, bu tartışmaların içine çekilmemesi için yapılmış bir girişimdi.

Hüseyin Özgürgün bir deneme yaptı, DP ve Serdar Denktaş ile görüşmeler yapıldı.

Sonuçta olmadı, demokrasi ve siyaset içinde her şeyi barındırıyor.

Şimdi önümüzde dört partili bir hükümet modeli var.

Anlaşma sağlandı, karar verildi.

CTP-HP-DP ve TDP koalisyon ortağı olacak.

Kişisel tercihim var mıydı? Bir vatandaş olarak elbette vardı.

Geniş tabanlı, sayısal ve irade olarak rahat bir hükümet, en başta istikrar için beklentimdi.

Örneğin daha önce CTP-UBP hükümetini bu sebeple destekledim, umutlandım, bekledim.

Çok önemli işler yapılabilirdi, fakat önemli bir eksik vardı, onun adı da niyetti.

Böyle bir hükümeti 7 Ocak seçimi de mümkün kılmadı.

Daha güçlü ve çoğunluklu modeller de olabilirdi, onlar da tercih edilmedi.

Demokrat Parti Başkanı Serdar Denktaş eleştiriliyor.

Neden, üçlü koalisyonu değil de, dörtlü koalisyonu tercih etti, neden UBP ve YDP ile değil de, CTP-HP ve TDP ile hareket etti.

Bu siyasi bir tercih, Serdar Denktaş birçok konuyu bir arada düşünerek, bir muhasebe yaptı.

Daha önce kendi içinden çıkarak vekil olan isimlerin UBP’ ye geçmesi, seçim çalışmalarına katılması, seçim gecesi UBP Başkanı arkasında zafer pozları vermesi, Serdar Denktaş’ı çok üzdü.

İktidarda iken kendi tabanını geri alma, yeniden toparlama şansını yakalama düşüncesi de dörtlü koalisyona girmesinde etkili oldu.

Kaldı ki üçlü koalisyon kurulmuş olsaydı, DP ve Serdar Denktaş, UBP ile YDP’yi tercih etseydi, bu hükümet modeli ne kadar sağlıklı olacaktı?

Yani dörtlü hükümet sağlam değil, ama üçlü sağlam mı?

Değil, bu iki modelde kolay değil, hatta üçlü daha zor ve riskli.

Neden dörtlü de, üçlü değil sorusu çok saçma.

Aynı sıkıntı ve zorluklar üçlü koalisyon için de geçerli olacaktı.

Kim veya kimler olursa olsun, artık bu ülkede sorun çözülmesini istiyoruz.

Uzlaşı, huzur ve güzel gelişmeler yaşamak istiyoruz, her gün bir şaşırtmaca ve normalleşen sıra dışı olaylar yaşamak istemiyoruz.

Yeni hükümetin yükü ve sorumluluğu ağır, işi zor.

Dört parti aynı anda uzlaşacak, söylediklerini yapmazlarsa aynı anda yıpranacak.



Bu yıl içinde hareketlenmesi beklenen Kıbrıs sorununda yeni hükümetin duruşu ne olacak?

CTP eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, ADA TV de program konuğumdu.

Kutlay Erk ilginç bir cümle seslendirdi;

“Bu hükümet Cumhurbaşkanına eziyet etmeyecek', Kutlay Erk bu cümleyi kurdu.

Anlaşılan hükümet ortakları arasında;

Kıbrıs konusu, gelişmelere göre her parti içinde, hükümet çalışmaları etkilenmeden, kendi değerlendirmesini yapacak.

Oysa hükümet kurulmadan muhalefet, iktidar partilerini ve Cumhurbaşkanını eleştirmeye başladı bile.

AFRİKA gazetesi ve Meclis önünde yaşanan olaylara karışanların yargıya gitmesi Cumhurbaşkanına mal edildi.

Sanki kararı veren yargı değil, Cumhurbaşkanı.

Yine siyaset, üstelik şiddeti siyasallaştıran siyaset.

Şimdi sıra yargıya ayar vermede.

Toplumda infiale sebep olan şiddeti normalleştirmeyelim.

Bahaneler, örnekler, yapılanları ve bunlara alışılmasını meşru kılmaz.

Yargıyı da siyasallaştırır ve tartıştırırsak gün gelir sığınacak liman bulamayız.