Tahammülsüzlük rolü

Birlikte yaşamanın tabi ki kendine has bir kültürü vardır.

Birlikte yaşamanın tabi ki kendine has bir kültürü vardır. Birbirleri ile diyaloğu olmayanların ayrıca hoşgörüden yoksun olanların anlayış farkından doğan karmaşanın kişileri bir arada uzun müddet tutamayacağı gerçeği her zaman vardır. Kişiler yaşamları boyunca çeşitli roller üstlenirken bu rollerde karşılaşacağı diğer insanların tutum ve davranışlarının ne olacağını anlamak için bir zamana ihtiyaç duyarlar. Demokratik toplumlarda fikirlerin özgürce ifade edilebilirliğinin sınırı birlikte yaşamın getirdiği ortamın hoşgörüsü ile tesbit edilendir. Farklı duygu, ve düşünceler aynen hassas bir terazinin kefesindeki ağırlığın dengede olması ile uyum sağlayan olur. İletişim zorluğu beraberinde anlaşmazlığı getirir. Nedense günümüzdeki alışkanlıklar insanların bir birini yüz yüze tanımasına fazlası ile imkan vermiyor. Gerçi küçük yerleşim birimlerinde iletişim farklı boyutlarda olsada girişimi yapanların yabancılıştırılması ön yargısı ile insanların birbirlerini tanıması için uzun süre gerektirir. Uzun süreler ise kolaylıkların zorlaşması ve sorunların büyümesindeki başlıca sorundur. Çoğu zaman kişilerin beğenmeme, kendini üstün görme gibi huyları bir diğerinin yakınlığını engelleyen başlıca engeller arasında gelmektedir. Bu tip insanların menfaat ilişkileri kuvvetliyse menfaat sağladıkları müddet çevrelerinde oluşan bir takım insanlar tanımadan o kişiye karşı aldatıcı gösterilerde bulunurlar. İki taraf için de tehlikeli olan bu davranış şekli sonucunda galip gelen yalnızlık olur. Bazı kişiler kendi düşünce tarzındaki ön yargı ile birlikte yaşamını sürdürdüğü kişilerin kültürünü ne öğrenir ne de birlikte yaşamak ister,kendisine sorulduğu zaman ise cevabı tektir ve o cevap da mecburum olur. Halbuki her kültür kendi içinde diğerleri ile eşit mesafededir. Bunun sonucunda ise herkesin bir birini tanıması gerekendir. Örneğin en basit tanımı ile siyasetçiyi örnek verecek olursak siyasete girmek için adım atanın, seçmenini ve ülkedeki demografik yapıyı bilmek ve ona göre davranması gerekir. Devam ettirmek tanımak,tanışmak ise görevidir. Bir ailenin birlikte yaşamından tutun, diğer farklı ortamlarda örneğin siyasi birlikteliğin hasıl olduğu Meclis ortamında bir dizi kurallar bütününe uymak zaruriyeti vardır. Yoksa ben aklıma estiği gibi konuşur, fikir özgürlüğümü kullanırım diyerek genelde hoştnutsuzluk yaratmak kişiye pek de fayda olarak geri dönüşümlü olmaz. İnsanların kendilerini ifade edebilmesi bir edep çerçevesinde olması gerekendir. Kurallar farklılıkları meydana getiren çatışmaları önler. Birlikte yaşam ortamları arttıkça insanların bir birleriyle uzlaşma kültürü artar. Bu alanlar siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar , işveren örgütleri gibi ortak alanların soluduğu havayı paylaşmak,kişiler arasındaki iletişimle olumlu yönde etkilenir. Her karekter birbiri ile ayni değilse bile uyum sağlamanın yeteneğinde olmak geleceğin güvencesidir. Dikkatli olmak gerekendir. Uzlaşı kültürünün olmadığı yerde huzur, kişilerin kendi hayatlarına kendi davranışları ile ket vuran olur. Geçmişte hiç bir sözün boşuna söylemediğini biliyoruz. O halde yine Mevlana'nın bu güzel sözünü bir an düşünmekte fayda vardır. 'Olumsuzlukları hoş görmek ne iyidir. Zira bütün ırmaklara su veren deniz bile her çöpü başının üstünde taşır ama deniz bu kereminden dolayı eksilmez. Zaten sevgi ve hoşgörü insanlıktır.' Düşünce sahibi olmanın ifadesi budur. Kendinize gördüğünüz hakkın başkası tarafından kullanılması hali ise tahammülsüzlük olmamalıdır.Uzlaşının zamanımızda kullanılır olmasının toplumsal fayda sağlayacağı gibi sağlıklı düşünceleri beraberinde getireceği ise hiç unutulmamalıdır.

Bu haber 2228 defa okunmuştur

:

:

:

: