ABD yönetiminin cevaplayamadığı sorular

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un baş sözcüsü Dana White dün yaptığı basın toplantısında Afrin’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un baş sözcüsü Dana White dün yaptığı basın toplantısında Afrin’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
White, “Esad yanlısı milislerin PKK’nın Suriye kolu YPG’yi savunmak için Afrin’e gelmiş olduğuna göre ABD artık Esad rejiminin bir müttefiki midir” şeklindeki soruyu başta bu yöndeki haberleri görmediğini belirterek geçiştirmeye çalıştı.
Ancak gazetecilerden benzer yönde soruların gelmeye devam etmesi üzerine White, topu yine DEAŞ’la mücadeleye attı.
Aslında mesele gayet basitti.
ABD Afrin’de Türkiye’yi karşısına almaya cesaret edemeyince Esad yanlısı milislerin Afrin’e girmesini göz yumarak, Türkiye ile Suriye’yi karşı karşıya getirmeye çalıştı.
Böylelikle Türkiye’yi Ortadoğu bataklığının içine gömmeyi planlarken, PYD-YPG’ye de doğal bir müttefik bulunacaktı.
Fakat Rusya faktörü unutuldu.
Çünkü böyle bir Türkiye-Suriye çatışması Rusya’nın işine gelmeyeceğine göre, Moskova’nın böyle bir gerilime müsaade etmesi beklenemezdi.
Türkiye şu anda Ortadoğu’da önemli bir aktör durumuna gelmiştir.
En başta Türkiye’nin Afrin’e yaptığı müdahaleyle ilgili yanlış hesap yapanlar şu an beklediklerini alamamanın hayal kırıklığını yaşıyor.
Bu hesabın içinde ilki sırada da şüphesiz Rum-Yunan ikilisi geliyor.
Nitekim Afrin operasyonu ile eş zamanlı olarak Yunanistan Ege’deki kayalıklarda, Rumlar da Mağusa açıklarındaki üçüncü parselde o malum hamlelerini yaptılar.
Ama hesap tutmadı. Türkiye bir yandan Afrin’e doğru ilerlerken, Ege ve Akdeniz’deki haklarından vazgeçmeyeceğini de gösterdi.
Zaten bu yüzden tası tarağı toplayan İtalyan şirketi ENI de “Aranızdaki sorunu çözün öyle gelirim” mesajıyla bölgeyi terk etti.
Çünkü o sondaj platformu orada durduğu sürece Türkiye 10 Mart’a kadar uzattığı Navtex’i gerekirse yıl sonuna kadar uzatabilirdi.
Savaş gemileri karşısında o gerilimi daha fazla kaldıramayan ENI giderken, dünya devi diğer şirketler de şu mesajı net bir şekilde almış oldu.
Türkiye ve KKTC’nin rıza göstermediği bir sondaj faaliyeti bölgede mümkün olamaz. Bu çıplak gerçek, Türkiye Enerji Bakanı Berat Albayrak tarafından dün uluslararası bir toplantıda dünya devi enerji şirketlerine de en üst düzeyde iletildi.
Şimdi Rum lider Anastasiadis’in Türkiye’ye baskı yapması için Avrupa’ya telkinde bulunacağı ifade ediliyor.
Fakat Brüksel de Rumların bu talebinin gerçekçi bir yaklaşım olmadığının farkında.
Çünkü bölgede ABD’yi bile karşısına almış bir Türkiye’nin şimdi AB’ye “Emredersiniz, hemen çekilelim” demesini beklemek saflık olur.
Yazının başına dönecek olursa Türkiye’nin bölgedeki etkinliği, başta ABD olmak üzere Rum yönetimi, Yunanistan, hatta uzun vadede Rusya ve İran dahil pek çok ülkeyi huzursuz ediyor.
O yüzden ABD yönetimi kendisine soruların soruları geçiştiriyor. Bu Doğu Akdeniz’de de böyle, Afrin’de de aynı şekilde.
Çünkü o soruların cevabı gerçek niyetleri ortaya çıkarıyor.
O sorular ne mi?
1-PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG ile bölgede ne yapmayı planlıyorsunuz?
2-Türkiye Afrin’e yaklaşırken, yaptığınız tehditler yeterli gelmeyince Esad’dan bile yardım ister duruma nasıl geldiniz?
3- Nihai hedefiniz Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimi ile Suriye’deki PYD-YPG’yi, İran ve Türkiye’de Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu yerlerle ile birleştirerek “Büyük Kürdistan Projesi” mi?
ABD’nin önümüzdeki 50 yıllık politikasının temel taşlarını oluşturan bu soruların cevapları, Türkiye için sonuna kadar mücadele etmeyi gerektiriyor. Bu böyle biline…

Bu haber 622 defa okunmuştur

:

:

:

: