Hazır ol da beklemek bu olsa gerek

Cuma günü 4'lü 12-9-3-3 hükümetinin Başbakanı basını bilgilendirme toplantısının ikincisini yaptı. Orda hazır bulunan gazetecileri bilemem, ancak biz izleyicileri hayli hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim.

Cuma günü 4'lü 12-9-3-3 hükümetinin Başbakanı basını bilgilendirme toplantısının ikincisini yaptı. Orda hazır bulunan gazetecileri bilemem, ancak biz izleyicileri hayli hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Vatandaşın cebini doğrudan ilgilendiren konulardan birisi olan benzine zam konusunu erken seçime bağlayıp Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın seçim sonrası zam olacak beyanatı ile özür bulması pek de hoş olmadı, bildiğimiz kadarı ile benzin zammı dövize indeksli olarak artmakta veya eksilmektedir. Sayın Erhürman belki de olası olabilecek zamlara örtü diye böyle bir açıklamayı uygun görmüştür. Yolsuzluk dosyası diye diye dillerinde nerdeyse tüy bittiği bilinirken bu meseleye de esaslı bir açıklama yapılmamış, zamanı kullanmak, iş yapar pozisyonu ile vakit doldurup ekran önünde durma yönünde, saatten 45 dakika harcayarak ekran meşgul edilmiş onca gazeteci hazır ol da bekletilmiş, içi dolu olacağı, heyecanı uyandırdıkları dosyaların boş olduğu satır başlarıyla satır satır okumuştur. Sayın Başbakan Polis logolu mavi kaplı plastik dosyayı göstererek ekrana taşımıştır. Her raporun son sütunda 'Mesele Yok ' haliyle dosyanın kapandığını, izah ederken geçmiş konuşmalarındaki, benzetmelerine, sanki onlar kuş kondurdu, softa şaşırması, çala kalem, çomak sokacağız söylemlerine ek olarak 2.Haftada 'Mesele yok' herhalde polisin kullandığı yeni bir ' jargon 'olsa gerek deyivermiştir. Jargon anlamı için yine sözlüğe müracaat ettiğimizde, 'Jargon, belli bir etkinlik, meslek veya grupla ilişkili olarak tanımlanmış bir terminolojidir. Argoda olduğu gibi, o topluluk içinde sıkça konuşulan fikirlerin kısaca ifade edilebilmesi için gelişmiştir. Çoğu zaman standart bir terim o sahadaki kişiler tarafından daha kesinleşmiş veya tekil bir kullanıma sahip olabilir. Çoğu zaman bu, iletişime bir engel yaratır çünkü grup dışındakiler söyleneni anlayamazlar. Bazı durumlarda jargon, bir grubun üyelerini o gruba ait olmayanlardan ayırt etmek için kullanılır. Konuya aşina olmayanlar jargonu yanlış kullanmaları ile kendilerini ele verirler.' anlamına ulaştık. Anlaşılan odur ki Sayın Erhürman konuşmalarına, çeşit çeşit, tabirleri ile bir nevi çeşni katmaktadır! Sayın Hüseyin Özgürgün için sorulan sorulara ise,cevap vermekten kaçınmıştır. Basın mensuplarının Cumhurbaşkalığı, Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı Örtülü Ödenek ve veya Hane Halkına yardım kalemleri için kendisinin, diğer bakanlıklara böyle bir kalemin konmasının bilgisinde olmadığını veya gözünden kaçma ihtimaline karşılık inceleyeceğini ifade edip bu kalemi kullanırsa eğer kimlere verdiğini ismen açıklayacağını söylemiştir. Güzel bir cevap ama o zaman devletin Sosyal Hizmetler Dairesi ne iş yapacak? Sosyal Hizmetler Dairesinin görev alanındaki mali kaynakların yetersizliği nasıl karşılanacak. Böyle bir daire varken niye 4'lüye böyle bir ödenek ayrılacak? Anlaşılan o ki bu kalemlerin online sistemle 500 Binlerin dağıtım hattı kurulması dublikasyonları önlemek için şart olacaktır. Sonuçta komitelerde oy birliği ile geçen yasaların görüşüleceği Meclis'te nisap konusunda konuşan Erhürman sanırım kendi söyledikleri ile kendisi de tatmin olmamıştır. Nisap öncelikli olarak iktidarın sorunudur. Nisap sağlanması ile muhalefetin eğer mecliste yer almama durumu olursa sorgulanması durumu daha gerçekçidir. Özellikle Genel Kurulda ve komitelerde muhalefet milletvekillerinin konuşmaları önemlidir. Kaldı ki! Meclis Tutanaklarında Sayın Erhürman'nın Meclis Başkanlığı hakkında geçmişte yaptığı hukuki görüşünün tutanaklarda kanıt niteliği taşıdığını da gördük. Sayın Özyiğit hala daha Sayın Angolemli'nin mecliste grupları olmamasına rağmen, TDP'nin Meclis Başkanlığı konusundaki mücadeleden vazgeçmediklerini televizyon programlarında ifade ederken, Sayın Denktaş'ın ise hukuki zemin olursa yaparız Angolemli'yi seçeriz, koalisyon protokolü sözümüze sadığız dediği de aşikârdır. Hala daha Meclis başkanlığı konusundaki bu tür konuşmaları Sayın Özyiğit'den gerekse Sayın Denktaş'tan duyuyorsak, aklımıza gelen soru 'Yani şimdi Sayın Teberükken Uluçay Emanetçi Meclis Başkanı mı oluyor? Ne dersiniz?



Bu haber 2402 defa okunmuştur

:

:

:

: