6 milyar maaş alan bir makam şoförü,buna 14 bin TL de ‘ek mesai’ eklenince aylık 20 bin TL kazanç ortaya çıkıyor.
Bu bir hak ediş mi?
Elbette hayır.
Bu bir vurgundur.
Üstelik meşru sayılan.
Peki hangi kurum ödüyordu bu parayı?
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK)
Hani özelleşsin mi? Özerkleşsin mi? Diye günlerce konuşulan kurum.
İşte bu kurumda makam şoförünün, 2 yılda 336 bin TL ek mesai aldığı belirtildi. Makam şoförünün aylık 14 bin TL ek mesai aldığını Maliye Bakanı Serdar Denktaş'ın da doğruladığı iddia ediliyor.
Hatta Maliye Bakanı Serdar Denktaş, geçtiğimiz yıl 120 milyon ek mesai ödendiğini de belirtti.
Gerçekten büyük bir meblağ..
Tabi hal böyle olunca bu ek mesailerin devletin denetimden yoksun olduğu izlenimi ortaya çıkıyor.
Bir doktoru düşünün, 10 yıl eğitim görür işe başlar ve 6 bin TL almaz.
Üstelik bir çok riskle de karşı karşıyadır.
Bir şoför düşünün, makam şoförü, birilerini taşıyor ve 6 bin TL maaş ve 14 bin TL’de ek mesai alıyor.
Merak ettiğim şu; bu şoförün taşıdığı makamın maaşı, ek mesaisi falan ne kadardır?
Öyle ya bu bir denklem sonuçta, bu kurumda bir makam şoförü 6 bin TL maaş alıyorsa ve 14 bin TL’de ek mesaisi söz konusuysa ,o zaman o şoförün taşıdığı makam bu maaşın kim kaç mislini alıyordur, ve nasıl imtiyazlara sahiptir!
Vay ki ne vay..
Bir düzen kurmuşlar yıllardır bu ülkede, bu düzeni de yıllar boyu koruyup kollamışlar.
Toplumun belli bir kesimine imtiyazlar tanınmış.
El üstünde tutulmuşlar.
Kurumlarımızı babalarının çiftliği gibi kullanmışlar, kullandırmışlar.
Zamanı geldiğinde de gidip sandığa kendilerini kollayan bu insanlara tekrar tekrar oy atmışlar, onları seçmişler.
Düzen devam etmiş sürmüş.
En basit tanımı ile geldiğimiz günün özeti bu!
O kadar yozlaşmış, yoldan çıkmış kokuşmuş ki düzen,hiç bir otorite bir şoförün nasıl olur da 6 bin TL maaş, 14 bin TL’de ek mesai aldığını bugüne kadar sorgulamamış..
Şimdi de diyor ki Maliye Bakanı ek mesailer devletin üzerinde büyük yük.
Ve ekliyor geçen yıl 120 milyonun ek mesailere gittiğini anlatıyor.
Peki nasıl bir tedbir geliştirmişler bunca zaman?
Kim denetlemiş bu mesailerin niteliğini?
Hangi otorite teyit etmiş bu mesaileri?
Belirsiz..
Önümüzde koca bir hiç duruyor.
Tedbir yok, en azından bugüne kadar böyle bir önlemin olmadığı çok net olarak anlaşılıyor.
Eğer denetlenmiş olsaydı bunca zaman bu mesailerin niteliği, herhalde bu kadar sırıtan rakamlar çıkmazdı ortaya diye düşünüyorum.
Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit Meclis de yaptığı konuşmada Milli Eğitim Bakanlığı'na gelmeden maaş alanlar olduğunu söyledi.
Bakan Özyiğit, bu kişilerin peşlerinde olduklarını ve araştırma yaptıklarını da kaydetti.
Nasıl yani?
Bu ülkede bir devlet kurumunda çalışan insanların işe gelip gelmedikleri belirlenemiyor mu?
Olabilir mi böyle bir şey?
Demek ki oluyor kurulan bu köhne sistemde ki, Bakan Özyiğit bu şekilde olan çalışanlarının peşlerinde olduğunu söylüyor.
Oysa daha düne kadar bu bakanlık bugünün koalisyon ortaklarından Demokrat Partili bakanların, bürokratların yönetiminde idi.
Hatırlayacaksınız kısa bir dönem Maliye Bakanı Serdar Denktaş da bu bakanlığa vekalet etmişti.
Geldiğimiz günde ise bugün Bakan Cemal Özyiğit malum kendisi aynı zamanda TDP Genel Başkanı ve TDP’de koalisyonun ortaklarından biri, bakanlığa uğramadan maaş alanlar olduğunu söylüyor..
Sebep?
Otoritersizlikten, kötü yönetimlerden.
Peki kim bu keyfi tavırların sorumluları?
Bakan peşlerine düşmüş bunların, oysa Bakanlar Kurulunda masanın diğer ucuna baksa o sorumlulardan birilerini görmesi olası.
Aman Sayın Bakan dikkat..
Umarım en yakın zamanda tespit edilirler.
Diğer taraftan Başbakan Tufan Erhürman vakıfın sözleşmeleri mercek altında diyor.
Belli ki, yine birilerine kıyaklar yapılmış, komik rakamlarla vakıf malları talan edilmiş.
Yakında buna dair bilgileri kamuoyu ile paylaşacağını söyledi Sayın Başbakan.
Kısacası değerli okurlar tutan tarafı kalmadı bu düzenin.
Neresinden tutmaya çalışırsanız çalışın elinizde patlıyor.